• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

MoMA Highlights

Modern Sanat Müzesi, koleksiyonundaki en önemli sanat eserlerinden oluşan kendi seçkisini sunar. Modern Sanat Müzesi’nin resim, heykel, çizim, baskı, resimli kitaplar, mimari modeller ve çizimler, grafik ve endüstriyel tasarım, fotoğrafçılık, film, video ve multimedya kurulumlarındaki zenginliğine çok az kurum yaklaşıyor. Bu ciltte, Müzenin altı küratöryel bölümünden 23’ü bu baskıda yeni olan yaklaşık 350 önemli nokta, okuyucuları Post-Empresyonizm’den çağdaş sanata götüren görkemli ve geniş çapta kronolojik bir genel bakış sunmak için iç içe geçmiştir. Renkli olarak yürütülen her eser, MoMA Highlights”ta canlı tonlarda çoğaltılır, ve her birine kısa bir yorum eşlik ediyor. Güncellendi ve revize edildi, bu kitap, MoMA koleksiyonunun geniş kapsamı için kesin bir kılavuzdur. Ayrıca güncellenmiş ve genişletilmiş Modern Sanat Müzesi, mimar Yoshio Taniguchi tarafından yeni tasarlanan binasında 20 Kasım 2004’te yeniden açıldı. 1929 yılında bir eğitim kurumu olarak kurulan MoMA, dünyanın en önde gelen modern sanat müzesi olmaya kendini adamıştır. Müzenin kuruluşunda ilan edilen nihai amacı, tüm görsel ortamlarda en iyi modern sanat eserlerini elde etmektir.

Read More

Ayna

Yüzünüzdeki telaşlı ifadeden, gözlerinizdeki gizlemeyi başaramadığınızkorkulu ışıktan okuyorum, bilmediğimi, anlamadığımı, durumumun farkındaolmadığımı sanıyorsunuz. Tasalanmayın dostum; çıldırmış, eşiğin ötekitarafına geçip orada takılıp kalmış değilim; belki geçtiğimi, yavaşyavaş beni oraya süküleyeceğini kestirdiğim bir suyun akışına kendimibıraktığımı kabul edebilirim, hepsi bu ama: Geçtiysem bile kalmadım,döndüm, vazgeçin bana ‘ben deli değilim’ diyen bir deliymiş gibibakmaktan, hem unutmayın: “Fol”un, “Şakulden İnhiraf”ın, çok daha önce”Ayna”nın yazarıyım, yazarıydım ben:

Read More

Deniz Küstü – The Sea crossed Fisherman

Romanlarında, Karadeniz’den Toroslar’a, Ağrı Dağı’ndan Ege’ye uzanan çok geniş bir Anadolu coğrafyasını anlatan Yaşar Kemal, Deniz Küstü’de, ana tema olarak İstanbul’un çürüyen doğasını seçer. Bir kentin tüm coğrafyasıyla her anlamda yozlaşmasının ve çürümesinin anlatıldığı romanda, tüm karakterler İstanbul’a göç yoluyla gelmişler ve beraberlerinde hayallerini de sürüklemişlerdir.

Deniz Küstü ütopyaların ve anti-ütopyaların çarpışma alanıdır.

Read More

Fantastik Canavarlar: Grindelwald’ın Suçları – Orijinal Senaryo

Yıl 1926, New York…
Bir avuç insan… ve yaratık… birçoklarının kaderini belirleyecektir. Büyüzoolog Newt Scamander şehre yeni gelmiştir ve fazla kalmaya niyeti yoktur. Fakat Newt’ın sihirli valizi başkasınınkiyle karışıp fantastik canavarlarının bazıları kaçınca, ortalık iyiden iyiye karışır.
Dünyanın her yerinde sevilen ve çok satan Harry Potter kitaplarının yazarı J.K. Rowling, Newt Scamander’ın yazdığı özgün Hogwarts ders kitaplarından Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?’dan ilham alarak ilk senaryosunu yazdı. J.K. Rowling’in parlak hayal gücünün hayranları onun ortaya koyduğu mizah yeteneğini, yarattığı sihirli evrenin inanılmaz imgelemini ve her türden kişiye (asaları olsun ya da olmasın) duyduğu derin sempatiyi ve anlayışı her sayfada tanıyacaklar.
Bu macera dolu, destansı hikâye nefesinizi kesecek.

Read More

Resmin Tarihi – Mağaradan Bilgisayar Ekranına

Bir şeye baktığımızda ne görüyoruz? İnsana, duruma, yere göre değişen bu algı, bir şeyi görüş biçimi, ancak resimle gösterilebilir, açıklanabilir der Hockney. Resim ile kastettiği de sadece tablo değil; fotoğraf, çizim dahil her tür imgedir; ve bu anlamda resim yapan herkesin karşılaştığı bir sorunu ele alır: İnsanlar, şeyler ve mekânlar üçboyutlu olduğuna göre bunlar düz bir yüzeyde nasıl gösterilebilir, açıklanabilir? Bu amaca yönelik çabalarla ortaya çıkan sonuçlar, genelde tablo, fotoğraf, film diye tek bir kategoride sınıflandırılıyor. Ya da tarih ve üsluba göre tasnif ediliyor: Ortaçağ, Rönesans, Barok vb adlandırılan dönemlere ayrılıyor. Hockney ise bütün imgeleri; ister fırça, ister kamera ya da dijital programla yapılsın, ister mağara duvarlarında veya bilgisayar ekranında görülsün, öncelikle resim olarak niteliyor. Çevremizdeki dünyayı –ve böylece kendimizi– anlayabilmemiz için de resmin tarihine ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Resmin tarihi işte elinizdeki bu kitaptır.

Resim ve çizimler yapmak, kameralarla imgeler üretmekle geçen yaşamı boyunca edindiği bilgi ve enerjiyle sanatçı Hockney, sanat eleştirmeni Martin Gayford’la birlikte bin yıl boyunca resimlerin neden ve nasıl yapıldıklarını araştırıyor. Düz bir yüzey üzerine yapılan işaretler neden ilginçtir? Hareketsiz bir resimde hareketi nasıl gösterirsiniz? Veya tam tersi, film ve televizyonu eski usta ressamlarla nasıl bağdaştırabilirsiniz? Zamanı ve uzamı tuval ya da ekranda statik bir imgeye sığdırmanın, indirgemenin yolları nelerdir? Resimler bize ne gösterir – yalan mı söyler, gerçeği mi gösterir? Fotoğrafların gösterdiği dünya yaşadığımız, deneyimlediğimiz dünya mıdır?

Read More

Haydi Sofraya!

Yemek varoluşun temel unsuru, aynı zamanda da bir kimlik, kültür ve sınıf göstergesi. Lakin tüketimi, üretimi, taksimi, tanzimi, sunumu, muhafazası ve temsiliyle yeme içme çalışmaları Osmanlı tarihi çalışmalarında henüz yeterince olgunlaşmış değil. Daha evvel İyilik Yap Denize At: Müslüman Toplumlarda Hayırseverlik adlı çalışmasını yayınladığımız Amy Singer’ın derlediği bu kitap, yemekler, gıda maddeleri, yemek tarifleri, yeme içme alışkanlıkları, öğünler ile mutfak ve sofra gereçlerini başlangıç noktası olarak alıp yemek çerçevesinde tarihsel bir incelemeye girişiyor. Bunu yaparken de aslında yekpare ve durağan bir “Osmanlı mutfağı”ndan söz edemeyeceğimizi ortaya koyuyor. Nicolas Trépanier’nin “Oruç ve Erken Dönem Mevlevi Tarikatı”nı ele aldığı makalesi, Mevleviliğin ilk dönemlerine ait kaynaklarda yemeğin (yemekten imtina etmenin) rolünü ele alıyor ve tarihsel değişimleri meydana çıkarıyor. İklil Selçuk’un “Bursa’da Bozacılığa Dair Bir İnceleme”si, az miktarda alkol ihtiva eden bozanın 15. ve 16. yüzyıl Bursa’sının ticari ve toplumsal hayatında teşkil ettiği yeri ele alıyor. Rachel Goshgarian “Kaynaşmak ve Ayrışmak”ta, 16. yüzyıl Anadolu Ermeni yemek ve ziyafet tasvirlerine başvurarak Sünni Osmanlı ile Şii Safevi imparatorlukları arasındaki savaşın kültürel bağlamında Ermeni Hıristiyan kimliğinin oluşum süreçlerine eğiliyor. Osmanlı imaretlerini ünlü restoran elkitabı “Michelin Rehberi”ndeki gibi tasnif edip notlandıran Amy Singer’in imaret menüleri ile müşterilerine dair çalışması, bedelsiz yemek dağıtımının Osmanlı mevcudiyetine işaret ettiğini, sosyal ve ekonomik hiyerarşileri tanımlayıp pekiştirdiğini belirtiyor. “I. Ahmed’in Av Sefaları”nı inceleyen Tülay Artan, av anlatıları üzerinden saray faaliyetlerinin inceliklerini ortaya koyarken, böylesi metinlerin sultan imgesini şekillendirmekteki rolünü de gösteriyor. Joanita Vroom ise “Cornelis Calkoen Türkiye’de: Bir 18. yüzyıl Felemenk Diplomatının Topkapı Sarayı’ndaki Öğle Yemeği”nde, yemek ikramı ve sofra adabına ressam Jean-Baptiste Vanmour’un tabloları ile çömlekler, sofra takımları ve gereçleri gibi maddi bulgular ışığında yaklaşıyor.

Read More

Kutsal Roma İmparatorluğu ve Osmanlı

Osmanlı ve Kutsal Roma imparatorluklarını kurumlar, idari sistem, siyasi meşruiyet, dış siyaset ve hukuki teşkilatlanma gibi başlıklar altında mukayeseli olarak inceleyen Mehmet Sinan Birdal tarih sosyolojisinin ampirik çerçevesini genişlettiği gibi iki imparatorlukta yaşanan değişimler hakkında güçlü bir kavramsal-teorik açıklama sunuyor. Titiz araştırmacılığını özcü yaklaşımlara mahsus kavram ve kategorilerden kaçınan bir nesnel bakışla takviye eden Birdal’ın bu çalışması Türkçede Kutsal Roma İmparatorluğu’yla ilgili yapılmış ilk karşılaştırmalı analizlerden biri olma özelliğini taşıyor.

Read More

Erken Dönem Osmanlı Devleti’nin Yapısı

Lowry’nin, önemli birincil kaynakların okumasındaki hataları gün ışığına çıkararak ve farklı yorumlar önererek, Osmanlı İmparatorluğu’nun kökeninin tarihyazımını titizlikle yeniden değerlendirdiği eseri, Osmanlı İmparatorluğu çalışmalarıyla ilgilenen herkes için temel bir çalışma niteliğinde. Osmanlıların 14. yüzyılda Balkanlar’daki başarısının ardında İslâmı yaymak (cihad) olduğunu söyleyen eski bakış açısına karşı yazar, Osmanlıların bu topraklardaki akınlarındaki temel saiklerinin ganimet ve köle edinmek olduğunu savlıyor. Tarihsel olgularla Osmanlıların kendilerine yakıştırdığı imgeyi birbirinden ayırarak bu dönem üzerine ayrıntılı bir tarihsel döküm sunan ve Paul Wittek’in “Gazi” tezini ele alan Lowry, bu tezin tarihselliğini ve Osmanlı çalışmalarındaki yankısını da okura sunuyor. Cemal Kafadar, Halil İnalcık, Colin Imber, Rudi Lindner, Ronald C. Jennings, Colin Heywood ve Şinasi Tekin gibi Osmanlı tarihçilerinin ve Türkologların çalışmalarını da tartışan Lowry hem Osmanlı tarihi hem de Osmanlı tarihçiliği için önemli bir eser sunuyor.

Read More