Ruzi Nazar: CIA’in Türk Casusu
Ruzi Nazar Özbekistanlı bir Türk, Stalin’in ordusunda Nazilere esir düşüyor, sonra CIA görevlisi. Türkiye’de 11 yıl çalışıyor; 27 Mayıs darbesi, İnönü, Türkeş, Madanoğlu, MİT Müsteşarı Fuat Doğu gibi tanınmış isimler hakkında yazdıkları bu dönemden. Sonra İran devrimi, Afganistan, Sovyetler’in dağılması…
Enver Altaylı’nın birçok bilinmeyeni gün ışığına çıkaran kitabı roman gibi akıcı, aynı zamanda akademik bir tez gibi özenli.”
Taha Akyol
“Ruzi Nazar’ın hatıraları Türkiye’nin odağında olduğu uzun ve karanlıkta kalmış bir tarih dönemine nihayet ışık tutacaktır. Kendi hayatı bu tarih döneminin kritik bir öznesi olan Sayın Altaylı’yı bu önemli girişimi için tebrik ediyorum.”
Mehmet Ali Bayar
“Sürekli heyecanla okunan bir siyasi tarih. Böylesi her zaman bulunmaz.”
Prof. Dr. Ümit Özdağ
“20. yüzyılın koca dünya tarihi, bir tek kişinin hayatına sığabilir mi? Enver Altaylı’nın su gibi akan kaleminden, Ruzi Nazar’ın roman sıcaklığında hayatını okurken bu soruya tereddütsüz ‘evet’ cevabını vereceksiniz.”
Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne
Safsatalar Ansiklopedisi
Safsata bilgisi sizi neden daha mutsuz edecek? (veya: “Bu kitabı niye okumamalısınız?”)
Hangi safsataların Latincesi size ortamlarda puan kazandırır? (veya: “Niçin bu kitabı okumuş gibi yapmalısınız?”)
Ad hominem nedir hepimiz öğrensek, Demokrasi Endeksi’nde 36 sıra atlayıp Papua Yeni Gine’ye yetişir miyiz? Almanya kıskançlığından ne yapacağını şaşırıp bir dünya savaşı daha başlatır mı?
Neden bizden bir “Devlet”, bir “Retorik”, bir “Organon” çıkmamış?
Yunan bu işlere 2300 sene önce başladıysa, niye bugün Mars’ta sirtaki yapmıyor, yerçekimsiz ortamda tabak çanak kırmıyor?
İnsanlık Mars kolonisinden bahsedecek kadar ilerlemişken, insan niye binlerce yıldır yerinde sayıyor?
En son ne zaman bir tartışma sonucu temel bir inancınızı değiştirdiniz?
Akıl yürütme, davranışlarınızın başlangıcı mıdır sonu mu?
Zihninizin sürücü koltuğunda mısınız, yolcu koltuğunda mı? Bagajda kilitli misiniz -metafordan çıkamıyorum, yardım edin- yoksa olan biteni yan şeritteki tıka basa dolu otobüsten mi izliyorsunuz?
Bonus: Sizi bu kitabı almaya ikna edemeyeceksem, ne diye akıl yürütme hakkında kitap yazayım?
Neredeyse Her Şeyin Kökeni
Varoluş: Biz Nereden Geldik?
Neden buradayız? Nereden geldik? Orta Afrika’da yaşayan Boshongo halkına göre, bizden önce yalnızca karanlık, su ve Büyük Tanrı Bumba vardı. Bir gün, şiddetli bir mide sancısıyla kıvranan Bumba, Güneş’i kustu. Güneş suyun bir kısmını buharlaştırınca kara göründü. Sancısı hâlâ dinmemiş olan Bumba’nın midesinden sırasıyla Ay, yıldızlar, leopar, timsah, kaplumbağa ve en sonunda insanlar çıktı.
Bu yaratılış efsanesi de, diğer birçokları gibi, bugün hâlâ kendi kendimize sorduğumuz sorulara yanıt aramaktadır. Neyse ki günümüzdeartık, ilerleyen sayfalarda göreceğimiz gibi, bize yanıtlar veren bir araca sahibiz: bilim.
Varoluşun bu gizemleriyle ilgili ilk bilimsel kanıt, Edwin Hubble’ın 1920’lerde, California’daki Wilson Dağı’nın zirvesine yerleştirdiği teleskopla gözlemler yapmaya başlamasıyla elde edildi. Hubble, neredeyse bütün gökadaların bizden uzaklaştığını fark etmişti. En hızlı uzaklaşanlar da en uzaktaki gökadalardı. Evrenin genişlemesi, bütün zamanların en önemli keşiflerinden biri oldu.
Bu keşif, evrenin bir başlangıcı olup olmadığı konusundaki tartışmanın yönünü değiştirdi. Eğer gökadalar şu anda birbirlerinden uzaklaşıyorlarsa, geçmişte daha yakın olmuş olmalıydılar. Eğer hızları sabit idiyse, hepsi milyarlarca yıl önce birbirlerinin üstüne binmiş olmalıydı. Evrenin başlangıcı böyle miydi?
Mükemmeli Seçmek
Yirmiden fazla araştırmacıdan oluşan ekibiyle Collins ve Hansen; bu kitapta krizlerin, belirsizliğin ve hızlı değişimin olduğu ortamlarda mükemmelliğe ulaşan şirketleri ve liderlerini inceledi. Daha sonra, bu şirketlerle benzer ortamlarda mükemmelliğe ulaşamayan şirketleri karşılaştırdı.
Bu araştırmanın sonucunda :
• En başarılı liderler, daha fazla risk alan, daha ileri görüşlü ve daha yaratıcı insanlar değildir; onlar daha disiplinli, daha
fazla gözleme ve deneye dayalı araştırma yapan ve hatta daha paranoyak kişilerdir.
• Krizlerin ve belirsizliğin olduğu ortamlarda, inovasyon en önemli anahtar değildir; buna karşılık inovasyonun boyutu ve
disiplinin yaratıcılıkla harmanlanması çok daha önemli bir beceridir.
• Hızlı bir dünyada liderliğin daima “hızlı karar alma” ve “hızlı hareket etme”yi gerektirdiği inancı doğru değildir.
• Mükemmel şirketler, radikal şekilde değişen bir dünyada kendileriyle karşılaştırılan şirketlere kıyasla daha az değişim yaparlar.
Sevgi Yolunda İlişkiler ve Denge / Varoluş Oyunu II
Geçmişe baktığımızda, bugün ne kadar çok insanın kendi varoluş gerçekliğine uyandığını görmek mutluluk vericidir. Ancak ayrılık ve çatışma dolu kadim bir insanlık kültüründen gelen acı, korku ve öfke gibi duyguları deneyimlerken, bizler kendimizi ve diğer insanları nasıl koşulsuz biçimde sevebilir ve kalplerimiz içine nasıl girebiliriz?
Can Arif, Varoluş Oyunu Serisi’nin bu ikinci kitabında, gerçeğin yolunda her birimizi usta birer varlık haline getirecek olan bilgi ve anlayışları bizimle paylaşırken, ruhsal yolculuğumuz içinde merkezi bir öneme sahip olan dengeleme süreçleri ve ilişkilerle ilgili en çok merak edilen soruları yanıtlıyor:
• Bizler, kalplerimiz içine yaptığımız yolculukta nasıl daha bilinçli varlıklar haline gelebiliriz? Hangi evrensel anlayış ve prensipler bu yolculukta bize yardım edebilir? Bu süreçte bizi bekleyen tuzaklar nelerdir?
• Sevgiye ve birliğe giden yolda dengenin ve metafizik yapıdaki günlük ilişkilerimizin önemi nedir? Bizler kendimizle ve diğer insanlarla olan ilişkilerimizde nasıl dengeli ve sevgi dolu hale gelebiliriz? Hangi içsel çalışmalar bu konuda bize yardımcı olabilir?
• Enerji merkezleri ve enerji beden nedir? Açık bir kalbe ve koşulsuz sevgiye giden yolda enerji merkezleri neden bu kadar önemlidir? Bizler Yaratan’ın beyaz ışığının özgürce akacağı bu merkezleri nasıl açık ve dengeli hale getirebiliriz?
• Dengeleme ve şifa süreçleri içinde rüyaların ve cinsel enerji aktarımının fonksiyonu nedir? Hastalıkları meydana getiren mekanizma nasıl işler? Şifa ve şifacılık nedir? Kanser hastalığı neden bu kadar yaygın hale gelmiştir ve bu hastalığın affetmekle ilgili şifası nedir?
Deliler ve Doktorları – Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Delilik
İki yüz yıla varan tarihsel bir mücadelenin ardından, modern tıbbın ayrılmaz bir parçası haline gelen ve kuruluşunu 19. yüzyıldan 1940’lara kadarki dönemde gerçekleştiren modern psikiyatri için akıl hastalıkları konusu her zaman önemli olmuştur.
Osmanlı’da ve Cumhuriyet döneminde deliliğin nasıl algılandığı konusunu ele alan Deliler ve Doktorları, pek çok soruya yanıt bulmaya çalışıyor. Delilerin hepsi akıl hastanelerine konulamadığına göre, hangi tür deliler kapatıldı, hangileri serbest bırakıldı? İktidarın çeşitli mekanizmaları yoluyla delileri dışlama isteği hangi oranda hayata geçirildi veya geçirilemedi? Sayfalar dolusu kanun, kural, madde ve yasağın acaba pratikteki anlamı neydi?
“Deliler ve Doktorları”, mevcut belgeler, metinler ve veriler üzerinden deliler ve doktorları konusunda farklı bir okuma öneriyor.
Kayıp Sabah
Romanya edebiyatının en önemli yapıtlarından biri: Kayıp Sabah
Yapı Kredi Yayınları bu kez de savaş sonrası Romanya edebiyatının en önemli yapıtlarından olan ve yaklaşık on dile çevrilen Kayıp Sabah’ı okurlarıyla buluşturuyor.
Gabriela Adameşteanu, Kayıp Sabah’ta Birinci Dünya Savaşı’ndan Çavuşesku Diktatörlüğü’nün son yıllarına kadar Romanya tarihi arka planında üç farklı kuşağın öyküsünü anlatılıyor. Anlatılan tarihsel dönüm noktalarını ve bireysel öyküleri kendi renkli iç dünyasına bağlayan merkezdeki karakter Vica Delca’nın iç monologları, sohbetleri ve anıları üzerinden çizilmeye başlanan Romanya toplumunun panoraması gitgide daha keskin bir siyasi boyut kazanıyor. Roman, yazgılarını 20. yüzyıl Romanya’sının çalkantılı tarihinin biçimlendirdiği kişilerin zaman zaman ironik, zaman zaman dokunaklı anlatımlarıyla sürüyor. İsmi hiç kuşkusuz Romanya’nın “kayıp sabahı”na da gönderme yapan bu çok katmanlı ve çok sesli romanda, yazarın çok sevdiği Bükreş şehri de neredeyse bir roman kişisi olarak yerini alıyor.
Yüz Üzerine Antropolojik Bir Deneme
Yüzler temelde aynı gibi görünseler de sonsuz bir çeşitlilik gösterirler. Yüz denilen sınırlı sahnede sergilenen duygu ve anlam çeşitliliği inanılmaz derecede zengindir. Yüz, belki de insanın en insanca bölgesidir; hatta kutsallık duygusunun doğduğu yerdir. İnsan varoluşu anlamına yüzde kavuşur. İnsanın yüzü bir yönüyle kişisel ve biriciktir; her birey, en alçakgönüllüsü bile, yüzünü, kendisine özel olarak işaret eden adı gibi farklılığının en yüce işareti olarak görür. Fakat diğer bir yönüyle de toplumsal ve kültüreldir yüz. Bu nedenle olsa gerek, yüz, ortak yönelimler ile her oyuncunun sergilediği kişisel tavır arasında bir uzlaşma sunar dünyaya. Mimikleri ve duyguları, görüntüsünün sahnelenişiyle (saç biçimi, makyaj vb.) yüzümüz, bir şeyler çıkardığımız toplumsal bir simge alanına bağlıdır.
David Le Breton, bu çalışmasında, yüzle ilişkilendirilen anlamları, değerleri, simgeleri, imajları geniş bir kültürel çerçeve içinde ortaya koymaya çalışıyor; yüzün maskelediği kadar açığa vurduğunu da bilerek.
Şehit Sadrazâm Talat Paşaʼnın Gurbet Hatıraları
İttihat ve Terakki Fırkası’nın üç önemli lideri Enver, Cemal ve Talat paşalar, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesinde önemli rol oynamışlardı. Bu üç paşa, Birinci Dünya Savaşı boyunca da devlet yönetiminde büyük ölçüde söz sahibi olmuşlardı. Ancak Birinci Dünya Savaşı’ndan Osmanlı Devleti’nin yenilgi ile çıkması bu liderler için adeta sonun başlangıcı olmuştu. Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasını takip eden günler içerisinde bu üç lider İstanbul’u terk ederek yurtdışına çıktılar. Onların bu kaçışları, savaşa girmekten ve yenilgiden İttihatçıları sorumlu tutan İstanbul basınında aleyhte bir kampanyaya sebebiyet vermiştir. Basında yer alan yazılarda hem İttihatçılarla bir hesaplaşma hem de kaçışın detaylarını bulmak mümkündür.
The Complete Marilyn Monroe
Marilyn Monroe’nun olağanüstü efsanesi ve mirasının keşfi. Filmler hakkında gerçekler, incelemelerden alıntılar, anekdotlar, dedikodular ve ünlü sözler dahil olmak üzere hayatı ve zamanları hakkında bilgiler içerir; Marilyn’in tüm ilişkilerine (kocalar, sevgililer, aile üyeleri, yönetmenler ve rol arkadaşları) dokunan kayıtlar; kıyafetlerinin katalogları; ve kayıtları hakkında kapsamlı bilgiler. Adam Victor, Marilyn’in ikonluğa giden yolunu izleyerek 20. yüzyılda bir şöhret anatomisi yaratıyor.