Krallar ve Başkanlarla 50 Yıl
İsmet İnönü’nün Kıbrıs Krizi sırasında ABD Başkanı Johnson’a çektiği Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de oradaki yerini bulur restini çoğu kimse hatırlar. Ancak pek az kişi, bu sözlerin aslında Türkiye’inn ilk savaş muhabirlerinden Lütfü Akdoğan’a ait olduğunu bilir. Yarım asırlık kariyeriyle, Türkiye ve Ortadoğu tarihinin yakın dönemindeki hemen tüm önemli dönemeçlerinde, sadece tanık olarak değil, aktör olarak da yer alan Lütfü Akdoğan, şimdi de olay yaratacak anılarıyla karşımızda. 3. ciltlik Krallar ve Başkanlarla 50 yıl serisinin 1950-1965 yıllarını kapsayan bu ilk kitabı, devrin Babıali’sini ve Ortadoğu’nun bitmeyen savaşlarını anlatıyor.
Sadece Ses Kalıcıdır
Furuğ, modern İran şiirinin en parlak temsilcilerinden biri. 1934 yılında Tahran’da doğdu. Sinema ve tiyatro yönetmenliği yaptı. Yaptığı filmlerle Avrupa’da ödüller kazandı. Başarılı bir sinemacı olduğu kadar daha da önemli bir şairdir. 1959 yılından sonra, ünlü İran şairi Nima’nın etkisinde kalarak, kendisinin en büyük eseri olan Tavallud-i Diğar’ı (Yeniden Doğuş) yazdı.
Son kitabı olan Soğuk Mevsimin Başlangıcına İnanalım’ı tamamlayamadan bir trafik kazasında öldü. Öldüğünde henüz otuz üç yaşındaydı, arkasında önemli birkaç filmi ve İran şiirine vurulmuş çok önemli bir Furuğ damgası vardı.
1965 yılında ünlü şairin yaşamöyküsünü ünlü yönetmen Bertolucci belgesel film yaptı. Şiirleri pek çok Avrupa diline çevrilmiş ve ilgiyle okunmuştur.
Sadece Ses Kalıcıdır’ı dilimize Cavit Mukaddes kazandırdı. Cavit Mukaddes daha önce de yine bir başka İranlı şairi Sohrab Sepehri’nin seçme şiirlerini (Başlangıcın Sesi) Türkçeye çevirmişti.
Işığın bilinciyle birleşmekten sözeden Furuğ, insanı, doğayı, gücü, zamanı, mekânı derin şiir diliyle sorguluyor Sadece Ses Kalıcıdır’da.
Kadın Filozoflar Tarihi
Felsefe hakkında bilgi edinmek isteğiniz zaman, normalde elinize bir felsefe Tarihi alırsınız ve hayrete düşersiniz. Görünüşe göre felsefe yalnızca erkeklerin işidir. Felsefe tarihi, neredeyse her zaman Erkek Filozoflar Tarihi demektir. Kadınlar felsefi konularla uğraşmaz mı? Hiç mi kadın filozof yok? En azından, hiç değilse bir tane kabul görmüş düşünür arayışına girişmeden önce edindiğim ilk izlenim böyleydi. Düşünen kadınları keşfetmek için yılmadan aramak gerekir. Kimisi fahişe olarak adlandırılıp alay edilmiş, kimisi zeka ve bilgisine tahammül edilmeyerek parça parça edilmiş de olsa böyle kadınlar vardı, üstelik onlar, kadınların profesyonel olarak, yani akademik düzeyde tanınarak düşünmelerine izin verildiği geçen yüzyıldan bu yana değil, antik Çağ’dan beri vardı.
Kaybedenlerin Belleği
Kaybedenlerin Belleği, her ne kadar hayali bir kahramanın yaşadıklarını anlatıyor gibi görünse de, aslında gerçek ve kurmaca kişileri, tarihin, mitin, romanesk, biyografi ve otobiyografinin iç içe geçtiği geniş bir freskoda bir araya getiriyor. Yüz yıla yakın yaşamış olan, yoksul bir yol işçisinin oğlu olarak başladığı hayatının her safhasında işçi olmanın gururunu taşımış ve ömrü boyunca anarşist ideallerinden hiç vazgeçmemiş bir işçiden, Fred’den ve onun çocukken âşık olduğu, şimdinin ünlü ve çok zengin tablo taciri Flora’dan bahsediyor bize. Bunların yanı sıra, Bonnot Çetesi’nden Mayıs 68’e, Kronştat’tan İspanya İç Savaşı’na dek anarşist-özgürlükçü hareketin canlı tarihi, diğer yandan Lenin, Troçki, Kollontay ve Rus Devrimi’nin tüm merkez komitesi, III. Enternasyonal, Avrupa’nın komünist ve sosyalist partileri aracılığıyla Marksist hareketin yirminci yüzyıl tarihinin önemli bir kesiti anlatılıyor bu romanda. Diğer bir deyişle, bir ömre sığdırılmış iki dünya savaşı, bir Bolşevik Devrim, bir iç savaş ve büyük umutlar, büyük hayal kırıklıkları, büyük aşklar, sınırsız nefretlerle örülmüş bir tarih seriliyor gözlerimizin önüne. Romanın 1899-1985 yılları arasındaki akışı içinde komünizm, anarşizm, faşizm bütün karmaşıklığıyla, acımasız mücadeleleriyle, Michel Ragon’un portrelerini şaşırtıcı bir ustalıkla çizdiği tarihsel kişiliklerin gözünden resmediliyor. Bu kitap aslında ezeli kaybedenlere bir güzelleme. Kaldı ki bu kaybedenler, asla kendilerini yenilmiş saymaz ve her türlü baskıya ve zulme karşı her yerde ve her koşulda baş eğmez bir özgürlük ruhuyla canlanıyor ve harekete geçiyor roman boyunca.
Zaman Makinesi
Wells’in ilk olarak okul gazetesinde yayınladığı bir öyküden hareketle kaleme aldığı kısa romanı Zaman Makinesi, 1895’ten beri bilimkurgunun önde gelen eserlerinden biri oldu. Hem geleceği hayal etmek hem de biliminsanının karakterini göstermek adına derin saptamalarda bulunan, politik göndermelerle yüklü bu distopya, hâlâ gerçekleştiremediğimiz bir fantezinin peşinden yıllardır sürüklüyor bizi.
Volkan Gürses’in Türkçeye çevirdiği Zaman Makinesi’nin bu yeni baskısı, roman tarihi ve H.G. Wells üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan akademisyen Patrick Parrinder’ın önemli makalelerinden biriyle zenginleşiyor. Elif Ersavcı’nın Türkçeye kazandırdığı bu makalede Parrinder, Wells’in Zaman Makinesi’ni yazarken, “yaratıcılık düzeyinde de olsa, kendi ölümünün ötesine geçmeyi” öğrendiğini iddia ediyor. Zamana karşı bir makinenin, ölümlülüğe karşı bir yaşamın hikâyesi bu.
Wells’in en büyük üç romanından biri olan Zaman Makinesi’ni okurken, hepimiz bir Zaman Yolcusu’yuz!
Feng Shui İle İç Mekan Dekorasyonu
İyi yerleştirilmiş ayna şansı ikiye katlar
Eğimli arazilere yerleştirilen bir sokak lambası, varlığın elinizden akıp gitmesini engeller
Sarı renk uzun yaşamı simgeler
Kayalar ya da heykeller değişken durumların düzenli bir hâl almasını sağlar
Yüzyıllar boyunca Çinli bilgeler, uyumlu yaşama mekânları yaratmak için Feng Shui sanatını kullanmışlardır.
Bu kitapta, son derece başarılı ve tanınmış bir Feng Shui yazarı Sarah Rossbach, kariyerinizde ilerlemek, aile yaşamınızı geliştirmek, sağlığınızı ve varlığınızı arttırmak için evinizdeki ve iş yerlerinizdeki eşyaların konumlarında, odalarda ve arazilerde ne tür değişiklikler yapmanız gerektiğini ayrıntılı bir şekilde, çizimler ve resimlerle açıklamaktadır. Kadim bir gizemciliğin etkisini taşıyan iç mekân dizaynları yaratarak, içinde yaşadığınız durumlara Feng Shui sanatının güçlü etkilerini taşıyabilir ve zararlı etkileri en aza indirip yararlı etkileri en güçlü durumlarına getirebilirsiniz.
Pervasız Pertavsız
Pertavsız, çünkü bir ‘şey’in içine, o ‘şey’in içindeki bir ya da birkaç ‘şey’i büyüterek, seçip ayırarak bakma hedefi ağır basıyor.
Pervasız, çünkü pertavsız zaman-mekân-konu sınırı tanımamış kendisine: Karagöz ile Hacivat, Petrarca ve Ece Ayhan, Vüs’at O. Bener ve Nooteboom, Saddam ve Shakespeare biraraya gelebilmiş; rozetten kahveye, müzikten edebiyata ilerlenmiş.
“Pervasız Pertavsız”, Enis Batur’un Cumhuriyet Kitap’taki köşesinin adı; ama bu kitapta yalnızca oradaki yazılar ağırlanmıyor: Çeşitli dergilerde, kataloglarda, sempozyumlarda sunulan metinlere farklı kitaplar için kaleme alınmış ön ve son sözler de katılmış durumda; 2000-2008 yılları arasında, kültür dünyasına panoramik bir bakış.
Enis Batur’un “okuma lambası”nın ışığı gece gündüz çalışıyor.
Yeni Oryantalistler – Nietzsche’den Orhan Pamuk’a İslam’ın Postmodern Temsilleri
Bu kitap, post modern olarak adlandırdığı metinlerde; Avrupa’dan ve Müslüman coğrafyadan çıkmış Batılı yazarların metinlerinde İslam temsillerini sorgular. Kitabın amaçlarından biri de Batı modernitesi eleştirilerinde İslama ayrılan yerleri tespit edip incelemek ve İslamla modernite eleştirisi arasındaki ilişki üzerine süregelen bu tartışmaya katkıda bulunmaktır. Felsefi yanı kadar edebi tarafı da kuvvetli olan bu inceleme aynı zamanda postmodernizmin, modernitede oldukça hakim olan Oryantalist/emperyalist pek çok mecazı nasıl daha incelikli bir yolla miras aldığını gösterir. Bir dizi evrensel gerçekliğin aşamalı olarak ortaya çıkmasından çok, birtakım kültürel olasılık olarak modernite tasarısına ilişkin postmodern bir yeniden tanımlama, Avrupaî terimlerle ifade edildiğinde hala Avrupaî bir hareket olarak kalmakta. ”Avrupaî oyun”, Avrupa merkezli modernitenin eleştirisiyle bitmedi, sadece ikinci bir aşamaya geçti.
İnsan Akaşası – İçinizdeki Kaydedilmiş Planın Keşfi
Kryon çeyrek yüzyıldır Lee Carroll kanalıyla tüm insanlığa çok önemli, aydınlatıcı ve sevgi dolu spiritüel mesajlar vermiş ve onun birçok dile çevrilen kitapları bu bilgilerin dünya çapında bilinip sevilmesine neden olmuştur. Avustralyalı yazar Monika Muranyi, Kryon tarafından Akaşa hakkında verilmiş ve çoğu daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış olan bilgileri büyük bir çalışma sonucunda bu kitapta bir araya getirmiştir. Ayrıca, yazarın tüm konuyu daha da açıklığa kavuşturmak için Kryon’a sorduğu otuz sorunun yanıtları da bu kitapta yer almaktadır. Bu çalışma sayesinde artık aşağıda sıralanan önemli konularda ve daha pek çok konuda daha büyük bir anlayışa sahip olabiliriz: • Akaşik Kayıtlar nedir ve nerelerde bulunur? • İnsan Akaşası nedir ve neyi içerir? • Akaşik Kalıtım ve Akaşik İletişim nedir? • Akaşa’nın Zaman Kapsülleri nedir? •Akaşa’daki kadim bilgeliği nasıl uyandırabilir, geçmiş yaşamlarınıza ait yetenekleri nasıl elde edebilir ve geleceğinizin potansiyelini nasıl yaratabilirsiniz? • Nasıl kuantum bir insan, bir üstat olabilirsiniz? • Doğal Zekânız’dan nasıl yararlanabilirsiniz? • İnsanın Üç Bölümü nedir? • Karma ve Yaşam Dersleri nedir? • DNA aslında nedir ve onun verimini nasıl artırabilirsiniz? • Merkabah nedir? • Kişiliğiniz, korkularınız ve fobileriniz nereden kaynaklanır? Engellerinizi nasıl aşabilirsiniz?
Enerjilerle Pratik Şifa
“Artık zihinlerin açılmasının, bedenlerin iyileştirilmesinin zamanı geldi. Doğuştan gelen şifa yeteneklerinizi okuyun, öğrenin ve araştırın.”
– Dr. Bernie Siegel –