Hepinize Etkin Okumalar Dilerim
Gittikçe daha az sayıda insan için okuma-yazma sevgisi,
içlerinde taşıdıkları barınaktır, hayat rüzgârına karşı.
Eleştirel denemeleriyle günümüz edebiyatına derin bakışlar getiren, inceleyip yorumladığı yazarlarla kendi kanonunu oluşturan Oğuz Demiralp, bu kez birbirinden bağımsız yazılarını ve “metin değeri” taşıyan soruşturma yanıtlarını bir araya getirdi.Edebiyata geniş bir kültürel ufukla ve keskin bir uygarlık bilinciyle yaklaşan, kendi dilini ve estetik dünyasını oluşturmuş üslûpçu bir kalemin verimleri var bu kitapta.Demiralp, hepimize etkin okumalar dilediği kitabına bir “Uyarı” ile başlıyor:
Külahıma Anlat – Beden Dili, Sözsüz İletişim ve Yalan Tespiti
Karşınızdakileri anlattıklayla değil anlatmadıklarıyla nasıl dinlersiniz? Beden Dili adı altında onlarca kitap yazıldı. Bu kitabın farkı, sahanın içinden ve birinci elden bilgiler vermesi. Uzun yıllar ‘İlçe Jandarma Komutanı’ olarak görev yapan iletişim uzmanı Emrah Akçay, sözsüz iletişim konusunda edindiği tecrübeleri okurlarıyla paylaştı. ‘Külâhıma Anlat’ beden dili kavramıyla birlikte, tüm sözsüz iletişim alanlarını evrimsel temelleriyle ve bilimsel referanslarıyla birlikte gözler önüne seriyor. Belli kalıplaşmış hareketler ezberletmek yerine, herkese uyarlanabilecek davranış biçimlerini aktararak ikinci bir dil öğretiyor. Yaşanmış cinayet davalarından yararlanarak, sözsüz davranışlarda yalan tespiti konusuna ışık tutuyor. Bu kitap sayesinde insanları anlattıklarından çok anlatmadıklarıyla dinleyecek ve coşkulu bir iletişimin kapılarını aralayacaksınız.
Sindirim Sistemi Sorunları İçin Taocu Yoga
Taocu Yoga Serisi’nin bu kitabı, gastrit, ülser, hassas bağırsak sendromu, kabızlık, ishal, kolit, stres yaratıcı bağırsak ve mide gerilimleri gibi sorunlar ile ilgili pek çok yararlı bilgiyi bulacaksınız. Bu kitapta, Taocu tıbba göre hastalık nedenleri, sindirim sistemi sorunlarının ortadan kaldırılması için özel olarak hazırlanmış egzersizler, solunum teknikleri, meditasyon, beslenme ve yararlı bitkiler ve akupresör noktalarına kadar ihtiyaç duyduğunuz her türlü bilgiyi bulacaksınız. Kolay anlaşılır bir dille yazılmış ve 200 civarında fotoğraf ile desteklenmiş bu kitap, sindirim sistemi sorunları ile başa çıkmak için kesinlikle başucu kitabınız olacaktır.
Beyninizi Yenileyin – 60 Günde Sağlıklı Bir Beyin
Son zamanlarda…
İnsanların isimlerini unutuyorsanız,
Eşyaların yerlerini hatırlayamıyorsanız,
Kendinizi ifade etmek için doğru sözcükleri bulamıyorsanız
İşte, bu kitap tam size göre!
Beyin araştırmacısı Japon bilimadamı Dr. Ryuta Kawashima’nın,20 yıllık araştırmaları sonucunda hazırladığı, bilimsel bir yöntemle seçilmiş basit matematik egzersizlerinden oluşan bu program, beyin gücünüzü arttırıp hafızanızı güçlendirecek ve yaşlanmanın zihne olumsuz etkilerini ortadan kaldıracak!
Yavuz’u Yaratmak – Osmanlı Dünyasında Saltanat Veraseti Meşruiyet ve Tarihi Hafıza
I. Selim’in Osmanlı tarihyazımındaki sayısız imajı kahraman ile kıyıcı kişilikleri arasında salınıp durur. Ölümünden sonra kendisine yakıştırılan sıfatın muğlaklığı da böyle bir belirsizliğin yansımasıdır. Osmanlı tarihçileri Selim’in atalarını “Gazi,” “Hüdavendigar,” “Yıldırım,” “Fatih,” “Veli” ve “Sofu” gibi yüceltici unvanlarla anar. Avrupa kaynaklarında Selim’in oğlu I. Süleyman çoğu zaman “Muhteşem” lakabıyla anılmakla birlikte Osmanlı kaynakları onu “Kanuni” olarak över. Ancak Selim, Osmanlı tahtına tartışmalı bir biçimde çıkmasından ve zorbaca yönetiminden ötürü, 15. ve 16. yüzyıl sözlük ve derlemelerinde “acımasız” ve “haşin” gibi anlamları olan daha az övgüye değer bir adla “Yavuz” diye anılır. H. Erdem Çıpa elinizdeki çalışmasında bir yandan I. Selim’in tahta geçmesiyle sonuçlanan tartışmalı saltanat mücadelesini incelerken, öte yandan da bu padişahın bileşik imajının 16. ve 17. yüzyıllar boyunca tarih metinlerinde nasıl defalarca (yeniden) yaratıldığını ele alıyor.
Çalışmanın ilk kısmında Selim’in sosyal, siyasi ve askeri şahıs ve toplulukları harekete geçirmek için uyguladığı stratejiler ile Selim’e saltanat mücadelesinde destek olanların toplumsal bileşimi irdelenerek, 15. ve 16. yüzyıllarda İslami ilke ve söylemlere dayalı bir siyasi oluşum olan Osmanlı Devleti’nde bir hükümdarın saltanatının nasıl teşekkül ettiğiyle ilgili önemli ipuçları sunuluyor. Osmanlı tarihyazımını oluşturan çok sayıda edebi-tarihi metine odaklanan ikinci kısımda ise eserlerini bilhassa 16. ve 17. yüzyıllarda kaleme almış Osmanlı tarihçilerinin müdahaleleri sonucunda ortaya çıkan baskın üst-anlatıda, Selim’in meşru biçimde tahta çıkmış, ölümünden sonra idealleştirilmiş ve ilahi takdirle iktidar olmuş bir hükümdar olarak betimlenmesinin aşamaları üzerinde duruluyor. Böylece bir yandan Selim’e atfedilen çeşitli kişilikler ve nitelikler gözler önüne serilirken, bir yandan da erken modern Osmanlı yazarlarının siyasi beklentileriyle kültürel ideallerine ışık tutuluyor.
Soframız Nur Hanemiz Mamur – Osmanlı Maddi Kültüründe Yemek ve Barınak
ıradan bir gözlemci bile Osmanlı topraklarında Saraybosna’dan Şam’a kadar herkesin kahveyi aynı tür fincanlarla içtiğini, konuklarını halılarla ve minderlerle kaplı sedirlerde ağırladığını fark edebilir. Osmanlı toplumu birçok unsuruyla bir uyum yakalamıştır, maddi kültür de buna dahildir. Bu ortak maddi kültür imparatorluğun hayret verici derecedeki tutarlı toplumsal yapısını ortaya çıkaran etmenlerden biri sayılabilir. Üstelik maddi kültürde meydana gelen ağır ve bu yüzden de çok görünmeyen değişimin Osmanlı tebaası üzerindeki etkisi, kısa vadeli ve “patırtılı” siyasi çatışmalardan daha derin olmuştur. Osmanlıların modernliğe geçiş süreçleri pek çok kişinin gündelik yaşamında meydana gelen çok sayıda değişimden destek almıştır. Ayrıca, 16. yüzyıldan itibaren kentli nüfusun yaşam tarzlarında farklılaşma ve gelişme daha da görünür olmuştur. İnsanlar yemekten keyif almak ve evlerini düzenlemek için yeni yollar bulmuşlardır.
Osmanlı maddi kültürü son yirmi otuz yıldır kamuoyunun gitgide daha fazla ilgisini çekmeye başladı. Sadece uzmanlar değil, devraldıkları kültür mirasından artık daha fazla gurur duymaya başlayan kent sakinleri de Osmanlı mutfağı ve sivil mimarisine değer veriyorlar. Hal böyleyken bile, bu konularda ciddi araştırmalar yavaş ilerliyor. Bu kitabın amacı, bugüne kadar yapılan araştırmaların hangi yolları izlediğini göstermek, kullanılmamış ya da yeterince değerlendirilmemiş birincil kaynaklara işaret etmek ve böylelikle Osmanlı tarihinin bu önemli unsurunu daha iyi anlamamızı sağlamaktır. Soframız Nur, Hanemiz Mamur Türkiye’den ve Fransa, Almanya ve Polonya gibi Avrupa ülkelerinden araştırmacıların yazdığı on dört makaleyi bir araya getiriyor. Bu makaleler maddi kültürün iki temel konusunu, bir yandan yiyecek ve içeceği, diğer yandan da barınakları irdeliyor.
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın en derin arzusu nedir? Acıyı aşmak ve varoluşun çetin koşullarında anlam aramak mümkün müdür? Yaşamın bizden ne beklediğini keşfettikten sonra bunu umutsuz insanlarla paylaşmak mücadeleyi güçlendirir mi? Peki insanı insan yapan nedir?
Yirminci yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından Viktor E. Frankl, 30’un üzerinde yabancı dile çevrilen ve bütün dünyada 12 milyondan fazla satan İnsanın Anlam Arayışı’nda, kurucusu olduğu logoterapinin ilkelerini, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampındaki deneyimleri eşliğinde anlatıyor. Açlığın yanı sıra hastalık ve gardiyanların çeşitli eziyetleriyle adeta ölüme hapsedilen toplama kampı sakinlerinin tüm bu zorlukların üstesinden gelebilmek için yapmaları gerekenleri kendi tecrübeleriyle aktaran Frankl, hayattan ne beklediğimizden ziyade hayatın bizden ne beklediğini keşfetmenin önemini hatırlatıyor.
İnsanın Anlam Arayışı ile insanlık tarihinin gördüğü en büyük acılara tanık olacak, merhametsizliğin boyutlarını kavrayacak ve zulmün hüküm sürdüğü zamanlarda umudun peşinden sürüklenmenin ne anlama geldiğini toplama kamplarının buz gibi gerçekliğiyle göreceksiniz.
“Başarı ve mutluluk bir yan üründür, asıl olan yolculuktur.”
Faşizmin Kitle Psikolojisi
Wilhelm Reich (1897 – 1957) Faşizmin Kitle Psikolojisi adlı yapıtıyla eski ve yeni faşist hareketlerin eleştirel irdelenmesi ve çözümlenmesi üzerine en önemli başvuru kitaplarından birini kaleme aldı. Reich, bu klasik yapıtında, uluslararası toplumu hâlâ meşgul eden faşizm olgusuna özgün bir açıklama getirmiştir. Günümüzde kabul gören, faşizmin kimi uluslara ya da ideolojilere özgü olduğu ve güç ya da siyasi oyunlarla masum insanlara kabul ettirildiği düşüncesine karşı çıkan Reich, içgüdünün otoriter baskı altına alınması ile faşist ideoloji arasındaki ilişkiyi açıklayan ilk kişi olmuştur.
Reich’a göre, faşizm ortalama kişinin organize siyasi ifadesinden başka bir şey değildir ve modern insanın irrasyonel karakter yapısından kaynaklanmaktadır. Bu açıdan faşizmin safdışı bırakılması, onu destekleyen ve iktidara taşıyan halk kitlelerinin elindedir.
Fîhi Mâ Fîh
Fîhi Mâ Fîh, Arapça sözcük karşılığı “ne varsa içindedir” manasına gelen, anlam karşılığı ise “ne varsa onun içinde var” veya “ne varsa onda var”a gelen Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin bir eseri.
Gerçek anlamda bir şaheser olan Fîhi Mâ Fîh, Hz. Mevlâna’nın çeşitli ortamlardaki konuşma ve sohbetlerinden, ayrıca kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplardan oluşan gerçek bir maneviyat ve irfan hazinesidir.
İngilizcesi, Almancası ve Fransızcasıyla Batılı düşünürleri, Mesnevî kadar derinden etkileyen Fîhi Mâ Fîh pek çok kişinin İslâm’a ısınmasına ve hidayetine vesile olmuş ve olmaya da devam ediyor.
Bu kitap, bizim yeterince bilip takdir edemediğimiz eşsiz klasiklerimizin en başta gelenlerindendir.
Önsözde yazılanlara göz atan bir okuyucu, Fîhi Mâ Fîh’i neden kitaplığında bulundurması ve dönüp dönüp okuması gereken ölümsüz bir eser olduğunu görecektir.
Helvahane Defteri ve Topkapı Sarayında Eczacılık
İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından “Saray-ı Cedid-i Amire” adı altında inşa edilen ve onu takip eden Osmanlı Padişahları tarafından ilavelerle genişletilerek Topkapı Sarayı olarak anılan Saray Burnu’ndaki Osmanlı mimarisinin şahaseri, sadece 19, yüzyıl sonuna kadar üç kıtaya yayılan bir cihan imparatorluğunun idare edildiği yer olarak siyasi tarih açısından değil, gerek mimari, gerekse tıp ve eczacılık tarihi açısından büyük bir önem taşımaktadır.