• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim

YAKIN TARİHTE ÇOK ŞEY GÖRDÜM, ÇOK ŞEY GEÇİRDİM.
Bu kitapta son Yetmiş yıl içinde memlekette ve dünyada olup bitenlerin hikâyesini, hepsinin yakından bir görgü şahidi olan bir gazetecinin ağzından dinleyeceksiniz. Altmış iki yılı bulan gazetecilik hayatımda yurt ve cihan sahnesini yalnız seyretmekle kalmadım, bir hürriyet ve ıslahat sevdalısı olarak değiştirme ve iyileştirme yaratmağa ve daima “Doğruya doğru, eğriye eğri” derneğe çalıştığım için başımdan bin bir bela ve macera geçti. Bunların da bir roman gibi ilgi çekici bir akışı vardır ki geçmiş yıllar hakkında anlattıklarımı tamamlar ve canlandırır. Gördüklerimi ve geçirdiklerimi bu şekilde anlatabilmiş olmayı uzun ve velveleli gazetecilik hayatım için iyi bir son sayarım. Bu hatıralarımı, bunların uzun yıllarını tam bir ahenk içinde elele geçirdiğim hayat ve meslek arkadaşım Rezzan Yalman’a sevgiyle ithaf etmeği tabii bulurum.

Read More

Beyaz Kelebek | Kopya Hayatlar

Tarihin karanlık sayfalarından günümüze uzanan dünyanın en eski sırlarından biri gün yüzüne çıkıyor. Profesör Richard dostu Profesör William’ın esrarengiz bir şekilde kaybolmasının ardından Beyaz Kelebek lakaplı esrarengiz ve gizemli bir siber suçlunun izini sürer. Keşfettiği sır sayesinde doğaüstü güçlere sahip olan Beyaz Kelebek hem Richard’ın hem dünyanın hem de evrenin kaderini değiştirebilecek derecede önemli bilgilere sahip birisidir…
Tüm çıplaklığıyla gerçeği öğrenmeye ve onunla cesurca yüzleşmeye hazır mısınız?
“Beyaz Kelebeği takip edin!”

Read More

Resim Yaparken

Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun yalnızca resim yapmakla yetinmediği; resim yaparken, resim ve resme dair yan konular üzerine bitmez tükenmez düşüncelere daldığı ve bu düşüncelerini yazıya döktüğü herkesçe bilinen bir gerçek. İşte bu yazılar da, sanat ve sanat sorunları üzerine görüş ve düşüncelerini dile getirmekten çekinmeyen aydınlık tutumunun birer belgesi. Her biri ayrı bir birikimin, doğruya ve güzele ulaşma tutkusuyla yürünen büyük kültür yolunda varılan yeni bir aşamanın ürünü.

Read More

Osmanlı’da Sportif Atıcılık Nişan Taşları

Okçuluk başta olmak üzere, sportif atıcılığa paralel olarak nişan taşlarının tarihimizde, özellikle de Osmanlı yaşamında önemli bir yeri vardır. Osmanlı’da zaman zaman padişahlar ve ülkenin üst düzey yöneticileri de düzenlenen yarışmalara katılırdı. Bu yarışmalarda dereceler belirlenir, rekorlar belgelenirdi. İşte en dikkate değer belgeler de rekorların kırıldığı menzillere dikilen taşlar, nişan taşlarıdır. İstanbul’un nişan taşları yalnızca Teşvikiye ve Nişantaşı’nda bulunmuyor; bu türden tarihe mal olmuş pek çok nişan taşının yer aldığı bölge ve meydan var İstanbul’da. İstanbul’daki nişan taşlarının en önemli merkezi olan Okmeydanı semtindeki nişan taşları kitapları özel bir bölümde inceleniyor.

Ancak M. Şinasi Acar, bununla yetinmiyor, Okmeydanı dışındaki nişan taşlarına da erişiyor. Köşede bucakta, hoyratça davranışlarımıza karşın ne kalmışsa, hepsine ulaşmayı deniyor. Taşların yerlerini, konumlarını, şekillerini, boyutlarını, kitabelerindeki yazıları ve ebced hesabıyla dikiliş tarihlerini aktarıyor; yazıtlardaki sözcüklerin Türkçe karşılıklarını veriyor.

Read More

Müslüman Osmanlı Toplumunda Arzu ve Aşk 1500-1900

Büyük Evlenme adlı oyunun eğlenceli bir yerinde, ince dümenleri her zamanki gibi ters giden Karagöz, kendisinin damat olacağı bir düğün tertiplemek isteyen bir grup kadınla karşılaşır. Muhataplarını tanımayan kadınlar, ona Karagöz hakkında ayrıntılar sorarlar. Kadınları bu düğünden caydırmaya çalışan Karagöz, “O hırsızdır” der. Kadınlar “Biz de hırsızız” diye cevap verirler. Karagöz, “Her gece Beyoğlu’nda gezer” der. Kadınlar “Aman ne iyi, biz de gezeriz” diye karşılık verirler. “Hamamdan çıkmaz.” “Aa, demek ki temiz adam.” Çileden çıkan Karagöz sonunda, “Mahbûb-dosttur” [Oğlancıdır] der. Kadınlar “Biz de zen-dostuz” [Biz de seviciyiz] deyince şaşkınlıktan Karagöz’ün ağzı açık kalır. Modern öncesi Ortadoğu’daki cinsel söylem, bu Karagöz oyununda da görüldüğü gibi, şaşırtıcı derecede açık sözlüydü. 19. ve 20. yüzyılın cinsel söyleminden çok günümüzün Sex and the City ya da Will and Grace adlı televizyon dizilerine daha yakındı, ancak önemli bir farkla: Bu söylemin bir kısmı kadınların ihtiyaçlarına ve cinsel tercihlerine göre düzenlenmiş olsa da, tekil biçimde erkeklerin sesini yansıtıyordu. Cinsel söylem erkeklerin ve kadınların çok çeşitli cinsel tercihleriyle de uyumluydu. Yelpaze muhakkak ki din ve toplumsal kurallarla kısıtlanmıştı, ancak bu tercihlerin çok azı doğuştan kusurlu görülüyordu. Gölge oyununun ilk dönem örneklerinin ortaya koyduğu gibi, cinsellikten utanma gibi bir duygu da yoktu.

Ancak kitapta incelenen çeşitli nedenlerle bu söylem bir değişim geçirdi. Söylemi cinsel açıdan uygun görülmeyen her unsurdan arındırmak için 19. yüzyılda koca bir kültürel susturma mekanizması harekete geçirildi. Ancak bu, basitçe tepeden inme bir hareket değildi. Devlet susturma konusunda kendi payına düşeni yapsa da, kendi kendini sansürleyen yayıncılar, yazarlar, tüketiciler, hayalciler ve ulemadan oluşan küçük güç odakları da elbirliğiyle cinsel söylemi susturup adeta yok olma noktasına getirmişlerdi. 20. yüzyıla girildiğinde dönüşüm tamamlanmış, Ortadoğu kültüründe cinselliğin üzerine bir suskunluk perdesi inmişti.

Read More

Az Aslında Çoktur

Daha fazlanın genellikle “daha iyi” kabul edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Daha fazla paranın, daha büyük evler ve arabalar satın almanın, daha fazla giysinin, eşyanın ve mobilyanın peşinde koşuyoruz. Geçmişin küçük dükkanlarının aksine daha büyük alışveriş merkezlerine ihtiyaç duyuyoruz. Daha fazla tüketiyoruz, daha fazla üretiyoruz ve her zamankinden daha fazlasını yapıyoruz. Ama işin aslı böyle değil. Daha fazla şey yapmak, bir sürü önemsiz şey yaptığınız, aynı zamanda aşırı yükleneceğiniz ve stres yaşayacağınız anlamına gelir.
Leo Babauta size hayatınıza odaklanma fırsatı sunuyor: Azın gücünden yola çıkarak yani daha azdan gelen daha fazla güce odaklanarak hayatınızı planlayabilir, daha fazlasını başarabilirsiniz.

İşte başlangıç için bazı adımlar:

*Limitler koyun*En gerekli olanı seçin * Basitleştirin * Odaklanın
* Alışkanlıklar yaratın *Küçük adımlarla başlayın

Read More

Padişahın Portresi | Tesavir-i Ali Osman

Tesaviri Al-i Osman
1- Söz ve imgeOsmanlı sultanlarının portre dizinlerine karşılaştırmalı bir bakış
2- Öncü girişimler 1450-1550Oyun başlıyor/İhtişam çağı
3-Al-i OsmanAvrupa’dan İstanbul’a/İstanbul sarayının yorumu: Üstat Osman ve dizisi/Adem’den Üçüncü Mehmed’e: Silsilename/Bir geçiş dönemi: II Selim portreleri/Padişah portreciliğinin zirvesi: III. Murad/Elyazmalarından albümlere: III. Mehmed
4- Yaygınlaşan gelenek 1600-1700Portrenin yeni bağlamı/Yeni yaklaşımlar
5- Kitaptan Tuvale 1700-1800Yenilik ve değişim
6- Tasviri hümayun 1800-1922Portrenin son yüzyılı

Read More

PODYUM GEREKMEZ – Neoklasik Fitness; 21D.M.A.S.S. Bedensel Form Değişimi İçin 21 Gün Prensibi

Neoklasik Fitness; Evrensel beden estetiği değerleri üzerine yapılandırılmış, – vücut yapısına özel egzersiz programları – fikrini esas alan bir disiplindir. Bu esasın temelinde ise öncelikle kişinin hangi vücut tipine sahip olduğunun belirlenmesi yatmaktadır. Bayan ve erkek vücut tiplerini I.V.A.H.O ve I.T.A.HO olarak iki grupta sembolize eden yazar bu kitapta her vücut tipi için hangi egzersiz programının daha doğru olduğunu inceliyor ve bunu yaparken Klasik Yunan Heykeli’nin sanat tarihinde yüzyıllar boyunca süren estetik değerlerini temel alıyor. Bayan veya erkek olsun bir vücudun estetik açıdan mükemmeliyeti; Simetri ve proporsiyon değerleri ile en, boy ve derinlik kavramlarının bir bütün halinde, armonik olarak görünümündeki akışkanlığa bağlıdır. Üç boyutlu olarak düşünülmesi gereken bu kavram bedensel form kazanma çalışmalarının çekirdeğini oluşturmalıdır.

Read More

Tim Burton

İkonik film yapımcısının çocukluk eskizlerinden olgun yapıtlarına kadar yaratıcı pratiğinin evrimi

Tim Burton, son otuz yılda Hollywood tarzı film yapımcılığını yeniden icat etti. Animasyon ve sessiz komedinin estetiğinden ilham alan görsel bir stille, Burton’ın çalışmaları egzotik, korkunç ve komik olanı bir araya getiriyor, dışavurumculuğu ve fantaziyi bir grafik romancının becerisiyle manipüle ediyor. Modern Sanat Müzesi’ndeki önemli bir kariyer retrospektifine eşlik etmek üzere yayınlanan bu uygun fiyatlı cilt, Burton’ın bir sanatçı ve film yapımcısı olarak kariyerini ele alıyor. İlk çocukluk çizimlerinden olgun yapıtlarına kadar görsel hayal gücünün akımını takip ederek yaratıcı uygulamalarının evrimini anlatıyor. Kağıt üzerindeki çalışmalar, hareketli görüntüler, çizilmiş ve boyanmış konsept sanatlar, kuklalar ve maketler, storyboard’lar ve film dışı projeleri için grafik sanatçısı olarak yaptığı çalışmalardan örneklerle gösterilen bu cilt, Burton’a yeni bir ışık tutuyor ve daha önce görülmemiş çalışmaları sunuyor. sanatçının kişisel arşivinden.

Tanınmış Amerikalı film yapımcısı Tim Burton (1958 doğumlu), çoğu hem Hollywood’un gişe rekorları kıran hem de kült klasikleri olan ilginç yabancılar hakkında karanlık, gotik filmleriyle tanınır. Bugüne kadar 16 Akademi Ödülü’ne aday gösterildiler ve altı tane kazandılar. Bunlar arasında Pee-Wee’nin Büyük Macerası (1985), Beetle Juice (1988), Batman (1989), Edward Scissorhands (1990), Batman Dönüyor (1992), Ed Wood (1994), Sleepy Hollow, (1999), Charlie ve the Çikolata Fabrikası ve Ceset Gelin (her ikisi de 2005) ve Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytan Berberi (2007), diğerleri arasında. Alice Harikalar Diyarında 2010 yılı için planlanıyor. Burton, besteci Danny Elfman ve aktörler Johnny Depp ve Helena Bonham Carter ile yoğun bir şekilde işbirliği yaptı.

Read More

Şeytanın Genel Tarihi

Çağlar boyu farklı kültürlerin kötülüğü nasıl cisimleştirdiklerini aktaran Fransız araştırmacı yazar Gerald Messadie okuru küçük bir dünya turuna davet ediyor: Okyanusya’nın iki anlamlı cinlerinden kötülükten kurtulan Hint’e; şeytanın gerçek doğum yeri İran’dan ilk günahın ortaya çıktığı Mezopotamya’ya; Şeytansız Keltler, Yunanlılar ve Romalılardan Amerika yerlilerine; Afrika’dan Mısır’a; İsrail’in modern şeytanından İslamın şeytanına, kötülüğün binbir yüzünü tanıtan bu kitap aynı zamanda bir kültür tarihi olma özelliğini de taşıyor. Baudelaire’in dediği gibi: “Şeytanın en büyük hilesi bizi var olmadığına inandırmasıdır.”

Read More