Of Not Being A Jew – İsmet Özel
Şair İsmet Özel’in OF NOT BEING A JEW kitabı vaat edilmiş tüm şiirler ve son şiirlerini ihtiva eden hitama ermiş özel baskısı….
Keyif çatma heveslisi zorbalar tıktı şiiri Yahudi olmamakla şaşı bir tesisatçı olmanın dehşeti arasına. Bu kitabın muhtevasını yalnız Türk şiirinin değil, dünyada şiirin canını dişine takıp nasıl idame-i hayat edeceği sualinin cevabı teşkil ediyor. Hitama ermiş bu cevabın kime ne kıymet ifade ettiği mühim. Şiir denilen şey bir tüy olmasaydı ben şiir yazmazdım. O tüy şairin değil milletin dilinde bitmeseydi bu kitap da olamazdı; ama var işte, olmaz olsun bu kitap diyenlere rağmen var. Küfrün azamet, kâfirlerin haşmet arz ettikleri vehmine rağmen bu kitap var. Bir yandan çobanından padişahına kadar şair olan Türk milletine senet tedarik etmenin keyfini sürmek, diğer yandan her mikyasta, her türden millet düşmanlarına her bakımdan nispet vermek, onları çatlatmak üzere var.
Kayıp Öyküler Kitabı 1
Kayıp Öyküler Kitabı bütün Orta Dünya tasarımının en başında durmakta, çünkü bu kitap Silmarillion denilen mitolojinin kağıda dökülmüş iki biçimiydi. Eriol adlı bir denizcinin okyanusta batıya doğru, Elflerin Yalnız Ada’sına yaptığı uzun yolculuk ve orada öğrendikleri çerçevesine oturtulmuştur. Onlardan gerçek tarihlerini öğrenir: Elflerin Kayıp Öyküleri’ni. Tanrıların, Elflerin, Cücelerin, Balrogların, Orkların, Silmarillerin, Valinor’un, Gondolin’in, kurgulanmış bir dünyanın coğrafyası ve evrenbiliminin en özgün düşünceleriyle tanışacaksınız.
Çok Seven Anneler
Yüreğimizi ısıtan, bize ait olma, kabul edilme duyguları veren sevginin – hele bir de anne sevgisiyse- “fazla”sını düşünmek zor. Oysa, sevginin bile fazlası insanın gelişimini engelliyor. Annenin çocuğuna sonsuz bir vericilikle sunduğu sevgi gün geliyor, genç varlığa zarar vermeye başlıyor.
Nasıl mı?
Yuvadan bir türlü uçamayan, özgüven yoksunu, yetenekli olduğu halde kendisini toplum içinde ifade edemeyen, çekingen, içe dönük “yetişkin çocukları” düşünün.
Kendileri anne baba olmuş ama en küçük kararları bile kendi başlarına alamayan erkekleri, en ufak duygusal zorluğun üstesinden gelemeyen kadınları düşünün.
Çevremizde çok sayıda olan, belki sizin de aralarından biri olduğunuz bütün bu insanlar, çok seven annelerin yeterli bireyler haline gelmesine izin vermediği çocukları.
Sevgimizin fazlasıyla yalnızca çocuklarımıza değil, bütün ailemize zarar verdiğimizi nereden anlarız?
Bağımlı ilişkilerin yaralarını nasıl sarabilir, nasıl kendine yeterli bireyler haline gelebiliriz?
Çok Seven Anneler’de bütün bu soruların cevabını bulacaksınız.
Çocuğunuzu aşırı seviyorsanız bu kitabı hemen okuyun!
Gökkuşağı 6
John Clark, uçaklarda birçok lisanslıpilottan daha çok zaman geçirmişti. İstatistikleri de onlardan çok daha iyi bilirdi. Ama yine, de okyanusu çift motorlu bir uçakla katetmek fikrinden hoşlanmıyordu. Bir uçağın dört motoru olmalı, diye düşündü. Çünkü tek bir motorun kaybedilmesi, uçağın gücünün yüzde yirmi beşinin kaybı demekti. Oysa içinde buunduğu United 777 uçağında böyle bir durum, gücün yarısının kaybı anlamına geliyor. Belki de bu kez, karısı, kızı ve damadı da yanında olduğu için, her zamankinden daha huzursuzdu.
Tenedos Bozcaada : Rüzgarlı Söylencelerin Adası
Bülent Akgezer’den, Bozcaada tarihi ve Bozcaada kültürü üzerine hazırlanan benzersiz bir kitap. Yolu adaya düşen, adayı özleyen, merak eden herkese şaşırtıcı bir yol haritası. Adanın bilinmeyenlerini keşfetmek için okuyun.
Bozcaada ya da en çok bilinen eski ismi ile Tenedos, Çanakkale Boğazı çıkışının güneydoğusunda, boğaza 22 kilometre uzaklıkta bir ada. Yüzölçümü 36,5 kilometrekare, yaklaşık bir kilometrekare hesaplanan çevredeki adacıkların da katılmasıyla 37,5 kilometrekare ediyor.
Türkiye’nin Gökçeada (İmroz) ve Marmara Adası’ndan sonra üçüncü büyük adası. Yerleşmeye uygun büyüklükte, ama çevresinde uğuldayan denizin varlığını unutturacak kadar da geniş olmayan bir ada.
Coğrafi konumu bu adaya stratejik bir önem kazandırmış. Antik dünyanın denizlerde dolaşan insanlarına sığınak ve basamak taşı olmuş, Batı Anadolu kentleri içinde, Anakara’da etki alanı yaratacak kadar güçlenmiş, daha sonra zamanın güçlü devletlerinin uğrunda savaşacakları kadar ilgi odağı, imparatorlara ve sıradan insanlara sığınak olmuş, zaman zaman da unutulmuş, korsanlara terk edilmiş.
Bazı olaylar, bu geçmişi uzaktan ilgilendirse bile, sonuçta bu topraklar ve denizlerde yaşayan insanların, bizim insanlarımızın geçmişle şekillenen, bugünkü dünyalarını anımsamaya ve anlamaya çalıştım.
Oğullar ve Sevgililer
Oğullar ve Sevgililer, hem Kuzey İngiltere’de bir madenci kasabasında yaşayan Morel ailesinin, hem de başkahramanı Paul Morel’in romanıdır. Ama daha çok da, Paul Morel ile annesi Gertrude Morel arasındaki karmaşık ilişkinin romanı.
Bayan Morel, kaba saba bir adam olan, içkiye düşkün kocasında aradıklarını bulamayınca, tüm umutlarını oğullarına, özellikle de Paul’a bağlar. Buyurgan annenin dayanılmaz sahiplenme duygusu, Paul’un yaşamını baştan sona etkileyecek, yalnızca babasıyla olan ilişkisine değil, âşık olduğu iki kadınla ilişkilerine de egemen olacaktır.
Ülkemizde genellikle Lady Chatterley’in Sevgilisi romanıyla tanınan ünlü İngiliz yazar D. H. Lawrence’ın başyapıtlarından Oğullar ve Sevgililer, büyük ölçüde otobiyografik özellikler taşır. Romanın başkahramanı Paul Morel, birçoklarınca Lawrence’a benzetilmiş, sarhoş gezen madenci baba ve ona direnen güçlü anne tiplerinin de açıkça yazarın kendi anne ve babasını andırdığı ileri sürülmüştür.
Salacak Öyküleri
Tekin Aral’ı doğum günü olan 18 Haziran’da anma amacıyla yeniden yayınlanan SALACAK ÖYKÜLERİ , 1960’lı yılların gençliğinin Salacak’ta nasıl yaşadığını, nelere güldüğünü görmemiz ve Salacak semtinin yazarda iz bırakan insanlarını tanımamız açısından ilginç bir yapıt.Kitabın ana teması o günlerde Salacak plajına takılan 3 röntgenci kabadayınınhaylazlık dolu komik hikayeleri…..Türkiye’de ilk kez bu kitaptaki her hikaye için ayrı ayrı hazırlanan kolajlar, o yıllara ait ünlülerin görüntüleri. Tekin Aral fotoğrafları ve sanatçının son röportajından alınan sözcüklerle harmanlanarak , Nilgün Gömüç tarafından tasarlandı.
Kadim Felsefe – Aldous Huxley
Cesur Yeni Dünya’nın yazarı Aldous Huxley, Kadim Felsefe’de okurlarını Doğu ve Batı’nın eskimeyen felsefi ve dini geleneklerinde eşsiz bir yolculuğa çıkarıyor. Kitap, Eckhart ve Buddha’dan Gazali ve Mevlana’ya kadar, içsel aydınlanmanın en önemli üstatlarından yapılan alıntılarla çok önemli bir antoloji görevi de görüyor.
Lawrence Durrell – İskenderiye Dörtlüsü
(Justine, Balthazar, Mountolive, Clea)
Önce yadırganan, ama büyük bir ilgiyle karşılanan, dünyanın dört bir yanında okunup tartışılan bu ünlü dörtlünün amacını, Lawrence Durrell, çağdaş sevginin irdelenmesi olarak açıklar. Yazar, sevgi ilişkilerini yalnızca erkek-dişi ilişkisi olarak almaz. Dörtlünün ilki olan Justinede, Sadeın sevişmenin hiçbir türlüsünü suç saymayan görüşünü de benimse. Çağdaş İngiliz romanına yepyeni bir soluk getiren Lawrence Durrell, Justinede, yaşam dolu, tutkularıyla kabına sığmayan, İskenderiye’li bir Yahudi güzelini anlatır..
The Bridge Over the Drina
Küçük bir Bosna kasabası olan Visegrad’da, romana adını veren ve on altıncı yüzyılda bir sadrazamın talimatıyla inşa edilen taş köprü, üç yüzyıllık bir çatışmaya tanıklık ediyor. Visegrad, Osmanlı ve Avusturya-Macaristan İmparatorlukları arasında uzun süredir bir çekişme kemiği olmuştur,
Köprü nesilleri, milliyetleri ve inançları kapsar ve üzerinde oynanan hayatların sessiz bir kanıtıdır. Bir işçi olan Radisav, yapımını engellemeye çalışır ve en yüksek noktasına diri diri saplanır; güzel Fata görücü usulü bir evlilikten kaçmak için korkuluktan atlar; Milan, inatçı bir kumar, son bir oyunda her şeyi riske atıyor. Andric, farklı bağlılıklarını uzlaştıramayan Katoliklerin, Müslümanların ve Ortodoks Hıristiyanların hayatlarını mizahi ve şefkatle anlatıyor.