Oryantalizmin Kısa Tarihi
Oryantalizmin inceleme nesnesi Doğu olmakla birlikte Batı’da Doğu tohumlarını açıklamak iddiasıyla ortaya atılan teoriler, Batı kimliğinin özelliklerini daha da belirgin kılmaya dönüktür. Bu yönüyle oryantalizmin tarihi, Batı’nın bizzat kendisinin, fikirlerinin, eylemlerinin, ilgilerinin ve tarzlarının tarihidir. Oryantalizmin tarihi, bize Batılı bilincin de tarihini sunmaktadır.
Tanrının Yeryüzündeki İşaretleri
Tasavvuf tarihi alanında dünyanın önde gelen araştırmacılarından Annemarie Schimmel bu kitabında, bir ömür boyu süren çalışmalarının sonunda kazandığı tartışılmaz uzmanlığının şahikasını sergiliyor. Bilindiği gibi Kuran, insanları “Tanrı’nın işaretlerine”, ufuklarda ve kendi nefeslerindeki “işaretlere” bakmaya teşvik eder. Schimmel bu ana doğrultuda, İslam inancının gerçek merkezine daha fazla yaklaşmak için görüngübilimsel yöntemi kullanıyor. Taşlar, bitkiler, hayvanlar gibi doğal görüngüleri, yani işaretleri ve bunların dinsel ve simgesel dildeki kullanımlarını başlangıç noktası olarak ele alıyor; ardından kutsal zaman ve mekân, ayinsel davranışlar, ibadet biçimleri, kutsal birey ve toplum gibi görece anlamı daha kapalı ayetlere geçiyor; sonunda, bireyin Tanrı’nın gizemine verdiği cevabın araştırılmasıyla çalışmasını bitiriyor.
Başka Diyarların Felsefeleri
İsmi eski Yunancadan gelse de felsefe antik Yunan kültürlerine özgü bir şey değildir. Aksine, Yunanlar bile philosophia’nın kâşifi olmadıklarını, onun başka yerlerden geldiğini düşünmüşlerdir. Batı tarihi boyunca şu kanı hâkim olmuştur: Diğerleri de filozoftur. Ancak 19. yüzyılın sonuna doğru Batı düşüncesi kendi içine kapanarak greko-latin gelenek uğruna diğer tüm teorik bakış açılarına sırt çevirmiştir.
Bu antolojinin ilk cildinde Hint, Çin ve Tibet uygarlıklarına ait temel felsefi metinler ikinci cildinde İbrani, Arap ve İran, Mısır uygarlıklarına ait temel felsefi metinler bir araya toplanmıştır.Orijinal dillerine göre gruplanmış olan bu metinler, başka diyarların felsefelerinin temel unsurlarını keşfetmeye yardımcı olurken farklı tonlarını da gözler önüne sermektedir.
Roger-Pol Droit yönetiminde, özel olarak bir araya gelmiş uluslararası seçkin uzmanlar tarafından kaleme alınmış bu metinler sentez çalışmalarıyla aydınlatılmış ve notlarla, dizinlerle, kaynakçalarla desteklenmiştir. Bu sayede okur tercih ettiği konuları daha derinlemesine araştırma şansına sahip olacaktır.
Ateş Anıları Üçlemesi
YARATILIŞ – YÜZLER VE MASKELER – RÜZGARIN YILI
Eduardo Galeano, Amerika kıtasının tarihini rengârenk bir mozaik halinde anlattığı dev eseri Ateş Anıları Üçlemesi’nin birinci kitabı olan Yaratılış’ta, Eski Dünya ile Yeni Dünya arasındaki ilk çatışmaları ve ilişkilenmeleri yüzlerce hikâye halinde okurla paylaşıyor.
Amerikan yerlilerinin yaratılış mitlerinden başlayıp Avrupalıların kıtaya gelişinin ilk iki asırlık tarihini anlatarak devam eden bu eşi benzeri olmayan anlatıda; ezilenlerin, susturulanların kayda çoğu zaman geçmemiş tarihi satır aralarından başkaldırıyor, unutturulmaya çalışılan acılar bütün gerçekliğiyle ortaya dökülüyor.
Olgularla edebiyatın iç içe geçtiği Ateş Anıları Üçlemesi’nin bu ilk kitabında Galeano, tutkulu diliyle insanlığın kaybedilen, yok edilen olanaklarını gözler önüne sererek, “dünyanın vicdanı” olmaya devam ediyor.
Marksist Dünya Tarihi – Neandertallerden Neoliberallere
İnsangillerin bilinen ilk üyesi “Lucy”den günümüzün Büyük Resesyon’una kadar insanlık tarihinin analiz edildiği bu yetkin eserde, geçmiş Marksist tarihçi kuşaklarının içgörüleri ile tarihsel süreç hakkındaki radikal yeni fikirler bir araya getiriliyor.
Tarihi alışılagelen bakışın dışına çıkarak okuyan Neil Faulkner, geçmişte yaşananların önceden belirlenmiş şeyler olmadığını ortaya koyuyor. İnsanın önüne hep çok sayıda seçenek çıkmıştı. Öyle ki kurtuluş ve barbarlık gibi farklı sonuçların gelişmesi çoğu zaman mümkündü. Geleneksel tarihçiliğin yukarıdan aşağı yaklaşımını reddeden Faulkner, büyük olayların yönünü belirleyen ana etmenin sıradan insanların kitlesel eylemi olduğunu ileri sürüyor.
Ekonomik yıkıma, savaşa, iklim felaketine ve derin sınıfsal bölünmelere sahne olan 21. yüzyılın başında insan türü,
belki de uzun tarihinin en büyük kriziyle karşı karşıya bulunuyor. Marksist Dünya Tarihi’nden çıkarılacak en önemli ders şudur: Geçmişimizi yaratan biz olduğumuza göre daha iyi bir gelecek yaratmak da yine bizim ellerimizde.
Yazar tarafından Türkçe basım için yazılan Gezi isyanı üzerine önsözle…
Thomas Bulfinch – Bulfinch Mitolojileri
homas Bulfinch 1855 yılında popüler Eski Yunan ve Roma mitlerini anlatan bir eser hazırladı. Eserin yakaladığı başarının ardından Kral Arthur ve Şövalyeleri, İskandinav ve Doğu mitleriyle Charlemagne Efsanelerini içeren iki kitap daha kaleme aldı. Yayımlandığı günden itibaren başucu kitabı niteliğini kazanan bu üç yapıt, çeşitli editörlerin birtakım eklemeleriyle birlikte XX. yüzyılın başından itibaren genellikle bir arada basılmaya başlandı ve zamanla Bulfinch Mitolojileri adını alarak bu şekliyle ünlendi. 150 yıllık bir eser olmasına rağmen günümüzde halen işlevselliğini koruyan ve artık bir klasik haline gelen bu çalışmayı dünya mitolojileriyle ilgilenen okuyucuların ilgisine sunuyoruz.
Eserlerinin asıl amacı Bulfinch’in kendi ifadesiyle “mitolojik öyküleri bir eğlence kaynağına dönüştürerek anlatmak” ve bu sayede edebiyat, müzik, resim gibi sanat dallarının içine işlemiş birtakım mitleri açıklayarak bunları sıradan okuyucuya aşina kılmaktır. Gerçekten de bu yapıt Hawthorne, Whitman, Lord Byron, Marlowe, Göethe ya da Milton gibi klasik şair ve yazarların veya Handel ve Vivaldi gibi bestecilerin eserlerini mitolojik arkaplana hakimiyetsizlikten dolayı tam olarak anlayamayan okuyucu ve dinleyicilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak kaleme alınmıştır.
Günümüz Batı yazarları arasında da şu ya da bu şekilde Bulfinch’in eserinde yer verdiği mitolojik hikâyeleri kullanmayan bir isim bulmak zordur. Hatta bazı çağdaş eserler tamamen mitolojik ögelerle bezenmiştir; örneğin XX. yüzyılın en önemli edebiyat eserlerinden biri sayılan James Joyce’un Ulysses’i Homeros’un Odysseia’sına adeta göbek bağıyla bağlıdır. J. R. R. Tolkien’in Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi serisi ise Tolkien’in kendini araştırmaya adadığı Kelt ve Germen mitolojilerine çok şey borçludur. Popüler kültüre baktığımızda, George Lucas’ın ünlü Yıldız Savaşları serisinin Charlemagne ve etrafındaki şövalyelerin efsanelerinden esinlendiğini, J. K. Rowling’in Harry Potter serisinde Eski Yunan mitolojisinin ve genel olarak ortaçağ efsanelerinin izlerini görürüz. Bu eserleri, beslendikleri arka plana hakim olarak okumanın kişinin dimağında ayrı bir tat bırakacağı kuşkusuzdur. Elinizdeki kitap sırf bu niteliğiyle bile okumaya değer olmakla birlikte, alanında uzmanlaşmak isteyen kimseler için mitoloji dünyasına açılan bir kapı görevini görmekten de geri kalmaz.
Novum Organum
Bacon, Aristotelesçiliğin egemen olduğu çağı kapatmak isteyen bir dönemin filozofudur. Bacon’a göre Aristoteles’in organonu, “modern çağda”, bilgiye ulaşmada yetersiz kalmıştır. Bu istenmedik durumdan çıkmak, bilgiye ulaşmada başarısız olmamak için, Aristoteles’in organonunun yerini alacak, “bilim çağında” bilgi edinmede başarılı olacak, başka bir organon, bir novum organum ortaya konmalıdır. Bacon’a göre en baştan başlamak, düşünme için yeni -nova- bir yol tutmak gerekir.
Bacon’ın felsefe tarihinde bir kırılma noktası oluşturan Novum Organum’u, mevcut organondan ötürü “sahte kavramlar”ın, “putlar”ın istilasına uğrayan “zayıf insan anlığını” arındırıp, insana onu bilimlere götürecek yeni bir organon, bir “araç” sunmaktadır.
Sözlerin Soyağacı: Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü
Sözlerin Soyağacı, çağdaş Türkçenin etimolojisi konusunda bugüne kadar yapılmış en kapsamlı ve sistematik çalışmadır. Günümüz Türkçesinde kullanılan 13.000’den fazla kelimenin kökeni titizlikle araştırılmış ve tutarlı bir leksikolojik anlayışla okura sunulmuştur. Her kelimenin Türkçe metinlerde kayda geçtiği en erken tarih, yıl veya yüzyıl olarak belgelenmiştir. Yabancı dillerden alınmış olan kelimelerin o dildeki kökleri en eski yazılı kaynaklara dek izlenmiştir. Yüzlerce kelimeye ilişkin yaygın yanlış inançlar düzeltilmiştir. Türk sözlükçülüğünde yüz yıldan beri kendini duyuran bir eksiğin giderilmesi yönünde bu eserin önemli bir adım olduğuna inanıyoruz.
Sözlüğün dördüncü basımı, çoğu son yıllarda kullanıma giren yeni kelimeler olmak üzere 550 dolayında yeni madde başı içermektedir. Türkçe kelimelerin ilk kaydedildiği tarihi belgeleme çalışması bu basımda tatmin edici bir düzeye ulaşmıştır. Türkçe kökenli kelimelerin morfolojik yapısı daha ayrıntılı olarak ele alınmış ve Türkçe yapım eklerine dair bir bölüm eklenmiştir. Arapça gramerdeki bazı hatalar düzeltilmiştir. İki yüze yakın kuşkulu ve yanlış etimoloji gözden geçirilmiş, içeriğe ve sunum biçimine ilişkin binlerce düzeltme yapılmıştır.
Bir Yanılsamanın Geleceği
Freud Bir Yanılsamanın Geleceği ile daha önce birçok kez ele aldığı uygarlık sorunlarını detaylı bir şekilde incelediği bir çalışma dizisi oluşturdu. Buradaki düşüncelerini bir kez daha aktardığı Kültürdeki Huzursuzluk (1930), ardından Einstein ile savaş üzerine mektuplaşmalarını içeren Neden Savaş (1933) ve 1934’ten beri üzerinde çalıştığı Musa ve Tektanrıcılık bu dizide yer alan en önemli çalışmalarıdır.
The Great Philosophers – Sokrates’ten Foucault’ya Büyük Filozoflar
Felsefe iki bin yıldan fazla bir süredir devam ediyor. Büyük Filozoflar, Batı’nın çok şey borçlu olduğu ilk felsefi düşünürler olan Eski Yunanlılar ve Erken Romalılar’dan başlayarak, felsefenin tarih boyunca attığı uzun adımdaki en büyük ve en etkili düşüncelerin izini sürer. Felsefe halen devam etmektedir ve Büyük Filozoflar hem şu anda uygulanan disiplini hem de çağdaş felsefeyi mümkün kılan tarihi dikkate almaktadır.