BİR KAĞIT DAHA – “Bir kadının gözyaşları sizin taşıyamayacağınız kadar ağırdır…”
Gustav, aklını bir çantada taşıyor ve kapağı kapandığında bu çantanın içine hapsoluyordu. Onun dışında her şey normaldi…
İlk kez böylesine güçlü bir aşk yaşıyor ve bu aşkla ne yapacağını bilemediği için ondan kaçıyordu. Kaçarken çantaya saklanmaya çalışıyordu. Onun dışında her şey normaldi…
Çanta, saklanmak için uygun bir yer midir? Bir kadının, âşık olduğu erkeği aradığında bulamayacağı bir yer var mıdır?
Bu romana bir çanta, bir adam, bir kadın, yaşlı bir adam, bir yardımsever kadın, başka insanlar, bir iblis, cehennemin bir parçası, bir leylek, bir balık, birkaç yıldız, bir rahibe ve ünlü “Portekiz Mektupları”nın iskeleti sığdı.
Cinsel Terapi
Yıllardır aile ve evlilik terapileri, psikoterapi ve sistemik cinsel terapi üzerine çalışmalar yapan Katherine M. HERTLEİN, Gerald R. WEEKS ve Nancy GAMBESCİA cinsel sağlık alanındaki eşsiz deneyim ve birikimlerini bu kitapta okuyucularına sunuyor. Erken boşalma, sertleşme sorunları, cinsel isteksizlik, orgazm sorunları ve vajinismus gibi en sık görülen cinsel sorunlardan, cinsel sapkınlıklara, güzel sevişme sanatından cinsel isteği arttırmanın yollarına, seks oyunlarından seks oyuncaklarına, kadim seks öğretilerinden yeni cinsel tedavi tekniklerine kadar, cinsellikle ilgili tüm konular ayrıntılı olarak irdeliyor, çok özel tavsiyeleri ve pratik bilgileri açıklıyor.
Cinsel Terapi, kaynak kitap olarak bütün cinsel terapistlerin kütüphanelerinde bulunması gereken bir başyapıt… Çünkü metapsikoloji ve sistemik seks terapisi tekniklerinin birbirleriyle olan karmaşasını net, özgün ve canlı bir dille ifade ediyor, sistematik ve sağlam deneyimleri kapsayan sistemik seks terapisi teorisini ayrıntılarıyla anlatıyor…
-Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği – Cised-
Cinsellik Nedir?
Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır… Bu sanatın inceliklerini anlatan Cinsel Terapi kitabı; hem sistemik seks terapisini tartışmaya açıyor, hem uygulamalarla ve vaka örnekleriyle desteklenmiş yeni kuramsal açılımlar sunuyor, hem de çok önemli yol haritaları ortaya koyuyor. Cinsel terapi süreçleri uzun süren ve güç olan zor vakaların tedavisiyle ilgili önemli detaylar veren Cinsel Terapi kitabı, çiftlerin sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşama ulaşmasına yardımcı olmaya çalışan cinsel terapistler için doyurucu bir kaynak kitap, kulaktan kulağa yayılarak büyük bir başarı kazanan ve cinsel terapistlerin cinsel işlev sorunlarına bakış açılarını değiştiren eşsiz bir cinsel terapi kitabı…
-Psikoterapi ve Psikoterapistler Derneği – Psikoder-
Sistemik Seks Terapisine Dair Her Şey İçin…
Başta sevgili dostum Gerald R. WEEKS olmak üzere, Katherine M. HERTLEİN ve Nancy GAMBESCİA tarafından yazılan, teorik bir bayram, klinik bir mücevher ve edebi bir zevk olan Cinsel Terapi kitabı, cinsel terapistler için büyük bir bilgelikle ve kapsamlı bir çalışmayla yazılmış rehber bir kitap… Hem yolun başındaki cinsel terapistlere hem de tecrübeli cinsel terapistlere hitap etmeyi başaran bu kitap, işe yararlılığı kanıtlanmış sistemik seks terapisi teknikleri ve vaka örnekleriyle dolu… Her bir bölüm, cinsel sorunların tedavisinde elde ettiği tecrübeleri sunan tecrübeli cinsel terapistler tarafından ayrı ayrı ele alınmış. Okuyucu, bu kitapta cinsel işlev bozuklukları nedeniyle acı çeken veya boşanmanın eşiğine gelmiş danışanların ve çiftlerin cinsel terapi süreçleri boyunca raslanılan özel sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik terapötik yöntemlerle ilgili doyurucu bilgiler bulacaktır. Şahsen ben bu kitaptan çok şey öğrendim…
Cinsel Terapist Cem Keçe
Çift Bulmacası
Balayında siz keyifle üzüm yerken, eşiniz size yan yan bakıp nasıl üzüm yeneceği hakkında bir söyleve başlasa ne hissedersiniz? Akşam yemeğine misafir beklerken eşiniz aniden yemek odası-nın duvar kâğıdını yenilemeye girişirse ne olur? Bir yere on beş dakika geç gitmek onun dilinde “yetişmek” ise; nasıl tepki verirsiniz?
Her ikiniz de dünyaya farklı gözlüklerle bakıyor olabilirsiniz. Florence Littauer Hipokrat’ın be-dendeki değişik sıvıların karakter yapısını etkilediği savından hareketle eşler arasında kişilik ya-pısı farklarından kaynaklanan sorunlara eğlenceli bir yöntemle çözüm sunuyor. Kitaptaki kişilik testlerini yaparak; Güçlü Kolerik, Melankolik, Popüler Optimist ve Barışçıl Soğukkanlı kişiliklerden hangisi olduğunuzu ve eşinizle birbirinizi neden cezbettiğinizi anlayacaksınız.
NATO’nun Gizli Orduları – Gladio Operasyonları ve Avrupa’da Devlet Terörü
Bu kitapta İkinci Dünya Savaşı sonrası CIA ve MI6 tarafından 16 Avrupa ülkesinde kurulan NATO’nun gizli örgütlenmeleri anlatılıyor. İçlerinde Türkiye’nin de bulunduğu çalışma, 1 Mayıs katliamından, faili meçhul cinayetlere kadar birçok olayla ilgili ufuk açan bilgiler veriyor. NATO’nun antikomünist gölge ordularının faaliyetlerini anlatan bu kitap, bugünün Türkiyesi’ni ve dünyasını anlamak isteyenler için önemli bir kılavuz…
Bu askerlerin bugün terhis edildiklerini düşünmeyenler için…
“Bu dikkatli, mükemmel ve zekice çalışmayla, ilk kez NATO tarafından yaratılan gizli orduların boyutları, korkunç tarihi ve çok tehlikeli işleri açığa çıkarılmaktadır. Özellikle bugünkü ortamda Ganser’in kitabı
ivedilikle okunmalıdır.”
Prof. Noam Chomsky, Massachusetts Institute of Technology
Osmanlı’nın Tasfiyesi
Osmanlı’nın parçalanması, 19. yüzyılın başlarından itibaren Batı’nın önde gelen meselesi olmuştur.
“Tanzimat”, “Meşrutiyet”, “Hürriyet” derken, İngiltere’nin başrolü oynadığı büyük bir planın uygulamaya konulması neticesinde Osmanlı Saltanatı ile Hilafet tarih sahnesinden silinmiş, yerine, geçmişle bütün bağlarını koparmış yeni bir devlet kurulmuştur. Burada apaçık bir tasfiye söz konusudur ve işte bu kitap, bütün oyuncularıyla birlikte “Osmanlı’nın Tasfiyesi”nin hikâyesidir.
Osmanlı Aydınları ve Sosyal Darwinizm
“Dr. Atila Doğan’ın başarılı çalışması düşünce dünyamıza, hem dilimizde Avrupa materyalizminin Darwin sonrası geçirdiği dönüşümü detaylı biçimde anlatan tek eser olması, hem de bu materyalizmin basitleştirilmiş bir yorumunun Osmanlı entelektüel çevreleri üzerindeki derin tesirini göstermesinden dolayı son derece mühim katkılarda bulunmaktadır. Türk resmi ideolojisinin bilimci (scientist) arkaplanını oluşturması nedeniyle günümüze yansıyan ciddi neticeleri olan bu popüler materyalist yorumu kavramadan çağdaş Türkiye’yi anlamak mümkün değildir. Dr. Doğan’ın titiz, orijinal kaynaklara inen, bulgularını anlamlı bir çerçeveye oturtan çalışması ise şüphesiz bize bu konuda en fazla katkıda bulunacak eserlerden birisidir.”
Prof. Dr. M. Şükrü Hanioğlu
“Dr. Atila Doğan’ın Osmanlı Aydınları ve Sosyal Darwinizm çalışmasını büyük bir ilgi ile okumuştum. Çalışmanın önemi, Osmanlı fikir hayatının az bilinen bir gelişmesini, bu kadar detaylı bir şekilde inceleyerek tarihimizde boş kalmış alanlardan birini doldurmasında yatmaktadır. Bu açıdan kendisine bir teşekkür borçluyum. Pozitivizmin ülkemize yansıması sürecini bir bütün olarak değerlendiren Doğan’ın bu katkısının, 20. yüzyıl düşünce tarihimizde açtığı yeni bakış açılarıyla, yeni bir bilimsel ilham kaynağı teşkil edeceğine eminim.”
Prof. Dr. Şerif Mardin
Mecnun: Ortaçağ İslam Toplumunda Deli
- Ortaçağda İslam dünyasında delilik kavramını ele alan Mecnun: Ortaçağ İslam Toplumunda Deli adlı kitap Michael W. Dols’un ölümünden önceki süreçte büyük bir özveriyle tamamladığı son eseri. Tarih, edebiyat ve sanat kaynaklarını araştıran Dols, İslam toplumlarında deli olarak adlandırılmış olanlara nasıl davranıldığı ve bu insanlar hakkında neler düşünüldüğünü sorguluyor. Kitapta ayrıca Hıristiyan ve İslam toplumlarının sağlığa dair inanışları ve pratiklerinin bir kıyaslaması da sunuluyor.
“Delilik geçmişte oldukça müphem bir kavramdı ve akli dengesi yerinde olmayanları tanımlamanın pek çok yolu vardı. Sonuçta ben ortaçağ İslam toplumunda deliliğin anlamlarını açıklamaya çalıştım. Böyle bir işi üstlenmenin doğasında olan ciddi güçlüklerden ötürü bu mecnun çalışması, hiçbir şekilde kesinlik gibi bir iddiası olmayan uzun bir toplumsal tarih denemesi olmalıdır. Burada açığa çıkan şey, bu toplumun olağandışı davranışların yorumlanmasında modern batı toplumundan çok daha geniş bir müsamahaya izin vermiş olduğu ve şiddete eğilimsiz akıl hastalarına fazlasıyla özgürlük tanıdığıdır. Delilerin ortaçağ toplumunda farklı şekillerde asimile edildikleri gerçeği şaşırtıcı olmayabilir ama İslam kültürünün pek çok önemli yanına da ışık tutar ve çoğu zaman bazı şeyleri tersten okuma imkânı sağlayarak sıradan toplumsal yaşantının benzersiz dokusunu yansıtır. Ayrıca Müslüman yaşantısının bütün önemli yanlarının bireyin aklının başında olması gerçeğine bağlı olduğu göz önüne alındığında delilik konusunu marjinal bir endişe olarak düşünmemek hem bir hata, hem de yüzyıllardır süregelen bir probleme de duyarsız kalmak olurdu.”
Karakalpak Kızı
1900’lerin başı… Rusya’da devrim oluyor… Ve bir Karakalpak kadının, beraberinde bir Karakalpak köyünün kaderi değişiyor…
Cumagül’ü annesininkinden farklı bir kader beklememektedir. Yıllar önce bay (bey) olan babası tarafından annesi çocuğuyla birlikte nasıl kapı önüne konulduysa, yıllar sonra o da kızı ile sokağa atılıp kaderine terk edilecektir. Kaderini kendi elleriyle yaratmak için evleneceği kişiyi kendi seçmesine rağmen, bunu değiştiremez Cumagül. Kucağında çocuğuyla sokağa atılıverir bir gün… Bu anneden kıza geçen bir kader değildir aslında. Bunun değişebileceğini, odun satmak için kasabaya gittiği ilk gün, tesadüfen duyduğu miting konuşmalarından öğrenir Cumagül: Kadınlar da erkeklerle eşit haklara sahiptir…
O günden sonra hem Cumagül’ün hem de Karakalpak köyünün kaderi değişir…
Karakalpakların ünlü yazarı Tulepbergen Kaipbergenov’un bu değişimi anlattığı Karakalpak Kızı değişim süresince yaşanan zorlukları, bayların (beylerin, toprak ağalarının) devrime karşı tutumunu, devrimin tüm Sovyetler’de hayat bulmada, hayatları değiştirmede karşılaştığı zorlukları bir küçük Karakalpak köyünü kendine sahne seçerek anlatıyor. Ve ortaya hem bir kadın, hem bir tarih, hem bir devrim romanı olarak okunacak keyifli bir roman çıkartıyor.
Her Şey Darmadağın Olduğunda – Zor Zamanlar İçin Yürekten Öğütler
“Hayat boyu işinize yarayacak bir kitap”.
Natural Health Magazine
“PemaChödrön’ün minnettar öğrencilerinden biri olarak yaşamın en ivedi ve gerekli dersini öğreniyorum: Yüreğimi nasıl daha çok açabileceğimi”.
Alice Walker
Yaşam çoğumuzun yaşadığı biçimiyle acı çekmek, dertlere katlanmaktır. Bu gerçeği yadsıyamayız. Yaşam bir itiş kakış, bir çatışma, çekişme olduğu sürece acıdan, tasadan başkabir şey getirmiyor. Yaşamın esası meydan okumasıdır. Yaşamın meydan okumasında karşımıza çıkan veya başımıza gelen herşeyi bir uyanma, farkına varma aracı olarak kullanabiliriz.
Başımıza gelen her şey; bunlar bizim ister çatışan içsel duygu ve düşüncelerimiz, istergörünüşte bir dış durum olsun, bize nerede uyuduğumuzu, nerede kör noktalarımız olduğunu ve bütünüyle nasıl uyanabileceğimizi gösterir. Ne yazık ki biz süreçleri ruhumuzun derin katmanlarında yaşamaktan çok, yüzeysel alışkanlık halinde tepkiler vererek geçiştirmeye çalışırız.
Chödrön acıya karşı tek bir yararlı yaklaşım olduğunu ve bu yaklaşımın da içine düştüğümüz belirsizlik ortamında gevşeyerek, acılı durumlara merakla, dostça ve yürekli bir tavırla yaklaşmak olduğunu öğretiyor. Yaşadığımız kaosun ortasında dimdik durarak, sarsılmaz sevgiyi ve gerçek doğamızı keşfedebileceğimizi söylüyor.
Ben Bilmem Beynim Bilir
Muhteşem dönüşümler yaşamak, kendine yatırım yapmak isteyenlerin kitabı…
Mutlu, sağlıklı ve güçlü olmanın yolu değişimden geçiyor. Burada yazılanları uygulayarak, hazır olanların değişimi gerçekleştirebileceğine inanıyorum.
Yıllarca işim gereği çok fazla insanla birlikteydim. Bu süreçteki gözlemlerimde fark ettim ki insanlar birçok şey yapmak, sağlıklı, mutlu, başarılı olmak istiyorlar ama hedeflerine bir türlü ulaşamıyorlar.
Başarısızlıklar, depresyon, korkular, bağımlılıklar (Sigara, alkol) kilo problemleri, psikolojik sorunlar, panik atak ve değersizlik duygusu içinde mücadele edip duruyorlar. Çünkü müthiş bir donanıma sahip olan zihin, beden ve varoluş ener-jisinden oluşan kendilerini gerçek manada tanımıyorlar. Mutlu olmalarına tek engel olan şeyin kendileri olduğunun farkında bile değiller.
İnsanın tüm mücadelesi aslında kendi beyniyle.