Yearly Archives: 2021

Bahar Karları yazarın Bereket Denizi adlı dörtlemesinin ilk kitabı. Yapıtları Proust, Gide ve Sartreın yapıtlarıyla karşılaştırılan, cesaret ve erkeksi niteliklerle olan tutkusyla Hemingway’e benzetilen Yukio Mişima, bu kitabında 1912 yılında Tokyo’da İmparatorluk Sarayının köklü soylu sınıfının kapalı çevresinde, sırtlarında geleneğin ağır yükünü taşımayan zengin ailelerin, paraları sayesinde toplumsal ve siyasal güç aramalarını anlatır…

Inside the Trillion-Dollar World of Currency Trading.

Üst düzey bir döviz tüccarı, dünya para birimlerinin değerlerini ve sonuç olarak her ülkenin mal ve hizmetlerinin değerini kontrol eden ve manipüle eden seçkin küresel iş adamlarından oluşan bir çevreyi tanıtır.

Adorno “Kültür Endüstrisi” kavramını Nazizm sona ererken ortaya atar (1944). Yıllar sonra bu kavrama geri dönerek “Kültür Endüstrisine Genel Bir Bakış” makalesini yazar (1963). Bu arada “Kültür ve Yönetim” üzerine düşüncelerini de yayınlamıştır (1960). Bu kitapta derlenen yukarıdaki üç yazı, gerek kültür kuramı, gerekse kültürel hayatın dönüşümü konusundaki eleştirel çalışmaların vazgeçilmez kaynaklarını oluşturur. 19. yüzyılda, Endüstri Devrimi’nin akılcılığına karşıt bir anlamda tanımlanan sanatın nasıl giderek maddi üretim süreçlerine ve onları yöneten akla yenik düştüğünü anlatırlar. Endüstriyel mantığın ve bürokratik işletme disiplinlerinin denetimine giren modern sanatın özerkliğini ve eleştirelliğini yitirmesini incelerler. Adorno’nun düşüncelerinin ufkunda, kültür ve sanat yönetiminin zamanımızdaki baş döndürücü yükselişini izleriz. Adorno kültür endüstrisinin gidişatını da, yol açtığı tehdidi de açıkça görmüştür. En kötümser tahminlerinin zamanla gerçekleşmesi, kültür endüstrisi üzerine yazdıklarının, rahatsız edici de olsa, ne kadar çağdaş olduğunu gösterir. 

Amerika’nın en efsanevi yaratıcı düşünürlerinden biri olan George Lois’in zihnine bir bakış. Vazgeçilmez dersler, pratik tavsiyeler, gerçekler, anekdotlar ve ilham veren bu kitap, hayatta, iş hayatında ve yaratıcılıkta başarılı olmak isteyenler için.. Bunlar, Madison Avenue’nun orijinal “Deli Adam”ı olan ‘Usta İletişimci’ George Lois’in eşsiz hayatından çıkarılan önemli derslerdir. “Müthiş, çocuk korkunç, ajansların kurucusu, efsanelerin yaratıcısı” olarak adlandırılan ‘The Wall Street Journal’ adlı adam tarafından yazılıp derlenen her adım, bir başarı tutkusundan ve statükoyu küçümsemeden doğar. İlham verici, lokma büyüklüğünde işaretçiler halinde düzenlenen her sayfa, kahramanlarınızı tanımlamaktan kendinizi tanımlamaya kadar başarı kaynaklarına dair yeni bilgiler sunar.

Mekan ve sergileme tasarım kuruluşu Akın Nalça Tasarım Ofisi, bütün tasarım disiplinlerine düşünsel ve kalıcı bir tartışma süreci sağlamayı hedefleyerek, her sene bir kitap yayımlamayı sürdürüyor. 2003 yılında yayımlanmaya başlayan Akın Nalça Kitapları´nın dördüncüsü “Tasarımın Özüsözü”, 2007 Ocak ayında satışa sunuluyor. Editör ve çevirmen Celal Üster´in derlediği, tasarım üstüne 600´ü aşkın özdeyişden oluşan kitabın tasarımını Bülent Erkmen yaptı.

Bu kitapta tasarım kavramının özüne ışık tutabilecek sözler bir araya getirilirken, seçim alanı olabildiğince geniş tutuldu. Yalnızca tasarımcıların, mimarların, modacıların tasarımla dolaysızca bağıntılı sözleri değil, yazarların, düşünürlerin, ressamların, heykeltraşların “tasarım açısından da okunabilecek” sözleri alındı kitaba.

Bu özdeyişler toplamının bir özelliği de, farklı anlayışlar, değişik bakış açıları ve bambaşka yaklaşımlara açık olması. Okuyucuya, birbirine benzemeyen, dahası birbirinin karşıtı düşünceler ve bakışların zengin, rengârenk bir yelpazesi sunuldu. Eski çağlardan yaşadığımız günlere, farklı uygarlıklardan, apayrı anlayışlardan ve değişik uluslardan kendi alanlarının usta adları “tasarım” kavramının yakın çevresinde buluşturuldu.

Tasarımın Özüsözü, salt işlevsel kullanımla sınırlı bir kitap değil. İsteyenin bu özdeyişler arasında keyifli yolculuklara çıkabileceği; dileyenin, rastgele bir sayfayı açarak gönül hoşluğuyla göz atabileceği bir kitap aynı zamanda.

Akın Nalça Tasarım Hizmetleri için özel olarak oluşturulan ve dizi özelliği taşımayan Akın Nalça Kitapları, içerikleri ve tasarımları birbirinden bağımsız olarak biçimleniyor. Konsept ve tasarımını Bülent Erkmen´in gerçekleştirdiği kitaplar, nesne kitap özelliği taşıyor. Yazarlara, özgün üretim platformu sunan kitapların tasarım alanında yeni tartışmalar açması hedefleniyor.

Şizofreni psikiyatrik bozuklukların en ağırı kabul edilmektedir. Mevcut farmakoterapinin kökten bir çözüm getirmemesi, ilaç yan etkilerinin şiddeti ve şizofreni hastalarının ilaç uyumunun iyi olmaması tedavide yeni arayışları gündeme getirmektedir.

Şizofreni, bireylerin gerçekliği anormal olarak yorumladıkları ve gerçek ile gerçek dışını birbirinden ayıramadıkları ciddi bir zihinsel bozukluğa verilen isimdir. Şizofren bir bireyin davranışlarını, hareketlerini, gerçeği algılayış şeklini ve düşüncelerini çarpıtarak değiştiren, ailesi ve sosyal çevresi ile ilişkilerini bozan psikiyatrik bir hastalıktır. Ciddi ve kronik bir hastalık olan şizofrenide hastalar gerçeklikle arasındaki bağlantısını yitirerek farklı davranışlar sergilemeye, gerçek olmayan olaylara inanmaya ve kişiliklerini değiştirmeye eğilim gösterir. 

İletişim çalışmalarına son on yılda damgasını vuran dijitalleşme konusu, önemi artarak alanı şekillendirmeye devam ediyor. Teknolojik gelişmeler ışığında dijitalleşen iletişim de tek boyutlu düzeyini çoktan terk etmiş durumda. Dijitalleşmenin sonuçlarını sosyal, kültürel, ekonomik ve teknolojik pek çok farklı alanda yaşarken; gündelik hayatlarımızı, siyasete katılım biçimimizi, algı biçimimizi de yeniden kurguluyoruz. Bu kurgulamalar ekseninde dijitalleşen iletişim ortamları mevcut araştırmalar ve farklı bakış açılarıyla ele alınıyor. Bir taraftan alanın kendi dinamikleri sürekli değişen ve dönüşen bir karakter sergilerken, diğer taraftan bu değişim ve dönüşüm bu alanda çalışan araştırmacılar için yeni fırsatlar sunuyor.

Bu kitap hem konuyla ilgili kavramsal bir zemin oluşturması hem de var olan yeni medya ve sosyal medya araştırmalarından farklı olarak Twitter ana çatısı altında birçok konunun bu mecra üzerinden değerlendirilmesi bakımından bir ilktir. Elinizde tuttuğunuz bu yeni eserde alanında uzman akademisyenler Twitter’ı farklı başlıklar altında incelemektedir.

Yanaki (1878-1954)- Milton (1882-1964) Kardeşler, ilk Türk sinemacılarından ve Balkanlara ilk sinemayı getiren kişilerden ve en önemlileridir.

Manaki Kardeşler’i yaşadıkları dönem içinde değerlendirip Osmanlı tebaasından oldukları gerçeği düşünülürse, onları Türk sinemasının öncülerinden saymak mümkün olmaktadır. Bu gerçekten yola çıkarak onların 1905’te ilk çektikleri filmi de (Yün Eğiren Kadınlar) Türk sinemasının başlangıcı olarak kabul etmek olasıdır. Gerçi Manaki Kardeşler’den önce de Balkanlarda film çeken kişiler olmuştur, ama, onlar Osmanlı tebaasından olmayıp, film çektikleri ülkede kalıcılık ve devamlılık ortaya koymadıklarından, hem Balkanlar hem de Türk sineması içinde değerlendirmek mümkün değildir. Türkiye’de ilk film çeken Lumiere operatörleri örneğinde olduğu gibi.

Dört Bilgelik, Yeryüzü bekçileri olarak adlandırılan, kadim Amerika kadın ve erkek büyücüleri ve şifacılarından oluşan gizli bir grup tarafından korunan bilgelik öğretisidir. Dört Bilgelik bize, insanları, balinaları, hatta yıldızları kapsayan tüm varoluşun iradenin gücü aracılığıyla ışıktan yaratıldığını anlatmaktadır. Bilgelikler üzerinde ustalaşan Yeryüzü Bekçileri, bu bilgileri hastalıkları iyileştirmek, duygusal acıyı ortadan kaldırmak, hatta yaşlanan bedenleri gençleştirmek ve farklı bir şekilde canlandırmak için kullanmaktadırlar.
Dört Bilgelik üzerinde ustalaşmanız, DNA’larınızı yeniden biçimlendirmenizi ve biyolojik, duygusal ve ruhsal evriminize bilinçli olarak eşlik etmemizi sağlayacaktır. Maya, Hopi ve Inka Yeryüzü Bekçileri’nin kehanetlerine göre, dünya tarihinnde bir dönüm noktasına gelmiş bulunmaktayız ve bu noktada yeni bir insan türü doğacak. Yakın bir zamanda bir kuantum sıçraması yaparak, artık Homo Sapiens türü olarak varolmayı bırakıp Homo Luminus (Işık İnsanı) türüne dönüşeceğiz. Dört Bilgelik size, fiziksel dünyayı çok daha yüksek bir düzeyde yaratan enerji ve titreşimi algılama yeteneğine sahip olan ışık varlıklarına dönüşmek için ihtiyaç duyduğunuz kadim teknolojileri öğretecektir.

Doç. Dr. Nusret Kaya’nın geliştirdiği ve “Nusretiyen Metodu” olarak adlandırdığı rüya analizi yönteminin sohbetler aracılığıyla anlatıldığı bu kitapla, bilinçaltının konuştuğu lisanı çözümleyin ve yaşamınızda devrimsel bir dönüm noktasının kapılarını aralayın.
 
Niçin Rüya Satrancı?
 
Çünkü bilimsel rüya analizleri doğru sorular ve doğru hamlelerle ilerler ve annemizin rahmine düştüğümüz andan itibaren hatırlayamadığımız negatif ve pozitif kayıtları anlatma gücüne sahip olur. Bu kitapta Nusret Kaya’nın grup eğitimindeki danışanlara uyguladığı rüya analizi satrancından örnekler bulacaksınız ve siz de satranç oynama isteğine kapılacaksınız.