• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Göçmen Hamamı – Ülkelerin, Devletlerin Yok Edilmesi ve Adım Adım Dünya Hakimiyetine

İnsanlık karanlık çağlara doğru hızla götürülüyor. Sınırlar kalkıyor, ulus devletler yok ediliyor, yüzlerce etnik küçük bölünmeler yaşanıyor. Bilim ve teknoloji hiç olmadığı kadar küresel sermayenin elinde. Birkaç küresel şirket enerji kaynakları yanında gıda ve su kaynaklarına da hâkim olmaya başladı. Dünya nüfusu etnik ve mezhep bölünmeleriyle birbirine kırdırılıyor. Diğer yandan da sağlıkla ilgili ilaçlar, aşılar ve serumlarla, gen araştırmalarıyla insanlık büyük bir tehdit altında. Dünya nüfusunun azaltılması, tek bir dünya hâkimiyeti, tek bir dil (köle dili) ve tek bir sahte dinî düzen kurulmak isteniyor. Basın-yayın tekeli insanların gerçekleri görmesini engelliyor. Etrafımızı saran yalan perdelerini nasıl yırtıp gerçekleri görebiliriz? Mutlaka dünyada karanlık çağlara doğru gidişle mücadele edenler var ve her zaman olacaktır. Önümüzdeki yıllarda koltuğunuzda rahatça oturup keyfinizin bozulmamasını sakın beklemeyin. Çünkü insanlığın geleceği tehlikede!

Read More

YİRMİ BİN YILLIK SIRLAR – Araştırmalar ve Buluşlar.  – Dr. Rakhman ALSHANOV 

Turan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Rakhman Alshanov, “Turan tarihinin çok dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Bu açıdan yaşanan doğal felaketler ve bunların tarihimizle ilişkisini ele almak önemlidir. Türkler hep savaşçı olarak gösteriliyor ancak medeniyetimiz oldukça kapsamlı bir medeniyettir. Avesta’ya İranlıların gözüyle değil daha bilimsel bakmak gerekiyor” 

Read More

Click

Eoin Colfer, Nick Hornby, Roddy Doyle, Linda Sue Park, David Almond – en iyi yazarlar, dünyanın dört bir yanındaki gençlerin yaşamlarını ve zamanlarını sihirli bir şekilde birbirine bağlayan bir adamın hikayesini anlatmak için bir araya geliyor.

Ölmüş birinden video mesajı. Hırsız bir genç. Sol parmağını başının arkasına ve kulağına sokabilen bir adam. Bir peri masalında cevaplar arayan sara hastası bir kız. Dünya Savaşı’nda her şeyini kaybeden bir çocuk ve daha fazlasını kaybeden kardeşi. Ve her şeyi değiştirecek kadar büyük bir sırrı olan bir aile.

Dünyanın en sevilen yazarlarının her biri, fotoğrafçı, asker, maceracı ve muamma olan gizemli George “Gee” Keane’in hayatında birer bölümle katkıda bulunuyor. Farklı kalemler altında, bir adamın, ailesinin ve muhteşem karmaşık yaşam karmaşasının şaşırtıcı bir portresi ortaya çıkıyor.

Read More

Beyaz Köle Ticareti

İstanbul Çarşamba’da Avratpazarı

İstanbul Milletvekili ve 1920-1921 yılları arası Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey’in (Tanrıöver, 1885-1966) kölelik ve cariyeliği eleştiren sözleri günümüzdeki yeni Osmanlıcılık akımlarına bir cevap teşkil etmektedir:

“Size eski Türkiye’den bir örnek daha aktaracağım. İstanbul’da Çarşamba tarafında bir Avratpazarı vardı. III. Sultan Selim zamanında İstanbul’a ait birçok tablolar yapmış olan Meling’in tablolarında bunu görmek mümkün. Arkadaşlar! Biri Beşiktaş’ta, diğeri Çarşamba’da olmak üzere İstanbul’un bilinen, ünlü iki Avratpazarı vardı.

Gürcistan’dan ve Çerkez memleketlerinden getirirlerdi. Bir ucu Kafkasya’da, bir ucu Habeşistan’da esir ticareti vardı. Bir de Osmanlı (istila) orduları Avrupa’nın içinden, Sırbistan’dan, Macaristan’dan ve Lehistan’dan döndükleri zaman aralarında renk renk açık koyu saçlarıyla, renk renk gözleriyle kadınlar ve erkekler taşırlardı.

Eski ailelerin haremi, kadın ve erkek kervansarayı idi.
Efendiler!

Hassas ve takva ruhuyla kuvvetli ahlak isteyenlere soruyorum. Bu kervansarayların içinde özlediğiniz hayat, aile hayatı mümkün mü idi? Odalıklar, cariyeler, asıl ve ismini söylemekten utandığım cins köleler bir evin haremine yığılırsa, orada esas olan etlerin iştah kabartması mıdır, yoksa aile fazileti ve aile endişesi midir?” Kaynak: Kazım Öztürk, Türk Parlamento Tarihi- İkinci Dönem (1923- 1927) c.2 TBMM Vakfı Yayınları, Ankara 1993, s.221-233

Bu bakış açısı ve değerlendirmeler, Cumhuriyet aydınlarının genel görüşüdür ve kölelik Osmanlı geleneklerindeki kötü örneklerden biri olarak gösterilir.

Read More

Hayalet Yazılar

Okinava’da tarikat üyesi bir terörist. Tokyo’da genç bir caz meraklısı.  Hong Kong’da yolun sonuna gelmiş bir İngiliz finansçı. Çin kırsalında çayevi işleten yaşlı bir kadın. Moğolistan’da göç veren bir ruh Petersburg’da Ermitaj’da görevli bir sanat tarihçisi. Londra’da bir üzisyen. İrlanda’da bir kuantum fizikçisi.  Manhattan’da bir DJ…  
 
David Mitchell ilk romanı Hayalet Yazılar’da şaşırtıcı ve büyüleyici bir kurguyla çıkıyor okurun karşısına… Farklı coğrafyalarda birbirinden habersiz yaşayan insanları buluştururken zamana ve mekâna meydan okuyor…

Read More

Entropi – Dünyaya Yeni Bir Bakış

Rifkin’in güçlü bir biçimde tartışılmış ve yazılmış eserinin başarısı, entropi kavramını fiziğin dar sınırlarından çıkarıp genellemesinde ve bu genellemeyi mantıkî sonucuna götürmesinde yatmaktadır. ~New Scientist ~Son üç yüzyıl boyunca, insanlık mekanistik bir evren görüşüne sahip oldu. Fakat mekanistik dünya görüşü ileri bir kriz aşamasında. Sürekli ilerleme düşü basit gerçek yüzünden başarısızlığa düştü. Bu gerçek, karmaşık bir mekanik süreci –örneğin biyolojik süreci– tersine çevirmenin mümkün olmadığıdır. Düzen ve ilerleme üretmek için dünyaya her müdahale edişimizde, başka bir yerde düzensizlik ve bozulma meydana geliyor. ~Entropi kanunu, bize mevcut tüm enerji miktarının bir bütün olarak evrende azaldığını söylüyor; diğer bir deyişle, düzensizlik her yerde artıyor. Bu süreci tersine çeviremeyiz. Entropi, yeni dünya görüşünün kapsamlı bir ifadesidir ve ekonomistler, siyasetçiler ve dünyanın vaktinin tükendiğine henüz ikna olmamış herkes için hayatî bir anlam taşımaktadır.

Read More

Ruhların Yolculuğu –  Ölüm ve Yeniden Doğum Arasındaki Ruhsal Dünya’da Neler Oluyor?

Bu çarpıcı kitap ölümün ardından ruhsal dünyada yaşananlar üzerindeki sır perdesini kaldırmaktadır. İpnoterapist Dr. Michael Newton geliştirdiği özel bir teknikle ölüm sonrası saklı anılarına ulaşmayı başarmış ve bunlar arasında süper bilinç haline getirdiği yirmi dokuz deneğinin selse kayıtlarını bir araya getirerek bu kitabı oluşturmuştur.

Bu denekler, derin trans halinde, tekrarlanan bedenlenmeleri arasında başlarına neler geldiğini heyecan verici bir şekilde tanımlamaktadırlar. Verdikleri canlı ayrıntılar, ölümün nasıl bir şey olduğunu, ruhsal varlık olarak nereye gittiğimizi, ne yaptığımızı ve niçin belli bedenlerde geri gelmeyi seçtiğimizi net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Ruhların Yolculuğunu okuduktan sonra insan ruhunun ölümsüzlüğünü daha iyi idrak edecek… ve hayatınızdaki olayların ardındaki nedenleri anlamaya başladıkça her gün içinde olduğunuz kişisel zorluklarınızı onların hangi maksada hizmet ettiklerine dair artan kavrayışınızla karşılayacaksınız.

Derin ipnoz durumunda iken bu yirmi dokuz kişi ebedi ruhlar olarak hayatlar arasındaki deneyimlerini hatırlamışlardır. Olağanüstü öykülerini okurken şu spesifik konular hakkında bilgi sahibi olacaksınız:

Ölmek nasıl bir şeydir?
Öldükten hemen sonra neler görürsünüz ve neler hissedersiniz?
Ruhsal rehberler.
“Karmaşa” içindeki ruhlara ne olur?
Ruh dünyasında niçin belli ruh gruplarına atanırsınız ve orada ne yaparsınız?
Yeryüzüne dönmek için yeni bedeninizi nasıl seçersiniz?
Farklı ruh düzeyleri: başlangıç, orta ve ilerlemiş.
Yeryüzündeki ruh eşlerinizi tanımayı ilk olarak ne zaman ve nerede öğrenirsiniz?
Hayatın amacı ve bir “yaratıcı”nın tezahürleri.

Read More

Kül ve Ateş

Klasik İngiliz Edebiyatı’nın en önemli kadın yazarlarından Jane Austen’in daha sonraki romanlarına bir ilk adım ve anahtar olarak değerlendirilen ilk eseri Kül ve Ateş (Sense and Sensibility), iki kız kardeşin aşk ve evlenme serüvenlerini konu alır.

Kardeşlerden Marianne tutkularını bastırmak istemeyen, duygularını başıboş bırakmayı seçen (ve bu yüzden de başı dertten kurtulmayan) taşkın mizacıyla tam bir Romantik Çağ kişisidir ve başlıktaki “ateş”i temsil eder.

Duygularını aklıyla dengelemeyi seçen ablası Elinor ise, yaşamda kişiye zararlı olmaya başlayan tutku ve heyecanların üzerine serpilmesi gereken sağduyu, irade ve mantık “kül”ünü simgeler.

Jane Austen onların başından geçen acı tatlı olayları keskin görüşü, ince mizahı ve sürükleyici üslubuyla anlatırken alaycılığının oklarını toplumdaki ikiyüzlülük, bencillik, samimiyetsizlik ve boş özentilere yöneltir; ama gerçek sevgi ve dostluklara, vefa ve fedakârlıklara sevecenlikle değer vermeyi unutmaz.

Böylece, bir yandan heyecanlı aşk öykülerinin çerçevesinde insan duygularının hiç değişmeyen dökümünü verirken bir yandan da toplumun her zaman için gerçek dokusunu oluşturan insan ilişkilerinin doğru ve yanlışlarını sergiler.

Read More

Gelecek – Geleceği Sorgulamayan Toplumların Geleceği

Çağdaş teknolojiyi kullanan, fakat aklı geçmiş toplum modellerinde kalmış olan bir toplum geleceğini programlayamaz.Çünkü önceliklerin neler olduğuna karar veremez.Bu öncelikleri tarih saptamaz.Çağdaş dünyanın dört bir yanından gelen sayısız dinamikler saptar.Toplum yaşamı birbiriyle çarpışarak güçlenen sayısız öğeden oluşur;kurumlar,düşünceler,biçimler.

Birbirlerini teşvik eder,kışkırtır ve onların etkinliklerinden sürekli değişen yeniliklerle beslenen bir toplumsal yaşam oluşur.Son üç yüz yılın tarihinin yadsınmayacak gerçeği bu yaratıcı çarpışmaların en güçlüsünün bilim olduğunu göstermiştir.

Read More

Benim Lokantalarım – İstanbul’dan Anadolu’ya Göz ve Damak Anıları

“Benim Lokantalarım – İstanbul’dan Anadolu’ya Göz ve Damak Anıları 309 Adres”

Güncellenmiş yeni baskısıyla “Benim Lokantalarım” Artun Ünsal’ın  son on yılda gittiği yeme içme mekanlarından derlediği göz ve damak anılarını içeren tam bir başucu kitabı.

Geleneksel Boğaz ve Beyoğlu  meyhanelerinden tencere yemekleriyle ünlü esnaf lokantalarına, yabancı “restaurant”lardan Anadolu’nun özgün mutfaklarına, köfteciden kebabçıya; pastırmacıdan turşucuya, muhallebiciden kaymakçıya dek pek çok yenme içme mekanı üzerine Artun Ünsal’ın yazdığı övgülü-yergili  eleştiriler, günümüz lokantalarının tutanakları niteliğinde. Pek çok yemeksever kendi lokantasını bulabilecek “Benim Lokantalarım”da.

Read More