Nâzım Hikmet’in sayısı sadece dört olan romanları yaratıcı çalışmaları içinde daha sınırlı sayıda olsa da, yazarı bütüncül olarak tanımak için vazgeçilmez bir okuma oluşturuyor. Genelde Nâzım Hikmet’in bireye, topluma, olaylara ve olgulara “tarihsel diyalektik” açıdan bakışını veren bu romanlar, aynı zamanda, özellikle Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim’de gizli bir otobiyografi niteliği de taşıyor. “Nâzım Hikmet Külliyatı” bu romanlarsız düşünülemez…

Yeşil Elmalar

Halit Cemil bir akşam otururken, oturduğu apartmana bir kadın gelir, kadının güzelliği aklını başından alan Halit Cemil onunla konuşmak isteği ile dolar. Kadın adının Ayşe olduğunu ve o apartmanda oturan kardeşi Nuri’yi görmeye geldiğini söyler. Halit Cemil ise onu Nuri’ye götürebileceğini söyleyerek hem de Ayşe ile konuşmaya çalışarak Nuri’nin dairesine doğru çıkarlar. Yukarıya çıktıkları vakit Nuri’nin her zamanki gibi sarhoş olduğunu görürler. Daireden çıktıkları zaman Ayşe’ de Halit Cemil’ den etkilendiğini anlar ve Halit Cemil’in evine giderler o gece beraber olan Ayşe ve Halit Cemil birbirlerine aşık olurlar ancak Ayşe evlidir. Sabah Ayşe gittikten sonra Halit Cemil gezmek için boğaza gider. Orada kendisine tıpatıp benzeyen biri ile tanışır. Onun adı Göksel’dir. Çok zengin olan göksel Halit Cemil ile tanışmak istediğini söyler. Bunu kabul eden Halit Cemil ile Göksel bir hotele giderler orada Göksel kendisine elli bin para teklif ederek on gün kendisinin yerine geçmesini teklif eder. Halit Cemil bunu kabul eder ancak Göksel’in planları farklıdır. Karısı olan Ayşe’yi Halit Cemil’in evinden çıkarken görmüş, şimdi ise Halit Cemil’i öldürebilmek için uğraşmaktadır. Böylece hem kendi düşmanları yok olacak hem de Halit Cemil’den kurtulacaktır. Ancak işler istediği gibi gitmez ilk gece Göksel’in evine giden Halit Cemil önce hayatının aşkı olan Ayşe’nin ondan sonra ise kadim dostu olan Nuri’nin suikastlerine uğrar ve o geceden sonra vazgeçer.

Halit Cemil sabah kendi evinde uyanır. Göksel’in verdiği yapılacaklar listesini ve kıyafetleri Nuri aldığı için eski eve geri dönemez kendisinde sadece Göksel’den kalan bin sterlin İngiliz parası vardır. Onu Göksel’e vermenin yollarını aramaya başlayan Halit Cemil daha fazla İstanbul’da durmak istemeyerek tayinini doğuda bir şehre ister. O akşam eve döndüğünde Ayşe’nin kendisine yazmış olduğu intihar mektubunu bulur. Ancak elinden bir şey gelmez Göksel’in paltosunun cebinde küçük bir defter bulur. Bu defter Göksel’in sırlarını açığa çıkaracaktır. Halit Cemil hemen okumaya başlar.

Göksel; Osmanlı zamanında güçlü bir paşa olan Seyfullah Paşa’nın oğludur ancak devletin çökmesi ile öldürülmemek için Fransa’ya kaçarlar çok zengin olan Seyfullah Paşa orada bulduğu Lusi adındaki genç bir kadınla evlenir. Göksel ve evlerindeki hizmetkârın oğlu olan Hüseyin de zamanla çok iyi iki arkadaşa dönüşür. Göksel harp okulunda eğitimine devam eder. Babası gittikçe yaşlanır ve olan servetini kaybetmeye başlar. Göksel üvey annesi Lusi ile birlikte olmuştur. Onları yatakta basan babası Seyfullah Paşa ondan Göksel’i öldürmeye, buna gücü yetmeyince evden göndermeye kalkar bunun olmasını istemeyen Lusi Seyfullah Paşa ile kavga eder ve Paşa, Lusi’yi öldürür. İçeriye babasını sakinleştirmek için giren Hüseyin ve Göksel’in yanında babası da vefat edince evdeki diğer hizmetkârlar polise haber verir ve suç Göksel ile Hüseyin’in üstüne kalır. İki farklı yere sürgüne gönderilirler ancak ikinci sürgün yerleri olan Güryan hayatlarının değiştiği yerdir. Orada Ayşe ve Nuri’nin babası olan Muhtar ile karşılaşırlar. Muhtar: “buradan altın adasına kaçalım, orada milyoner olup İstanbul’a döneriz.” Der. İlk başta kabul etmek istemeyen Göksel ve Ali sonradan kabul eder ve kaçarlar. Milyoner olduktan sonra Muhtar’ı orada bırakarak İstanbul’a kaçarlar. Göksel Ayşe’yi bularak ona babasının orada kendiliğinden öldüğünü söyleyerek Ayşe ile evlenir. Ayşe ise bu gerçekleri öğrendiğinden beri Göksel’i öldürmek peşindedir.

Ayşe intiharın eşiğinden Göksel’in tuttuğu bir adam yüzünden kurtulur ve bir geneleve hapis edilir. Göksel’in öldüğünü düşünen Ayşe’nin yanına aniden gelen Göksel’i Ayşe öldürmeye çalışsa da başaramaz ancak oradan kaçıp Halit Cemil’i bulmayı başarır. İkisinin de cebinde para yoktur. Oradan gitmek isterler ancak bir yolunu bulamayacaklarını düşünürken Ayşe parmağında bulunan zümrüt yüzüğü satarak Yeni Gine’ ye, Göksel’in babasını bıraktığı yere, babasını bulmaya gitmeye karar verirler. Oraya gittikten sonra altın adalarını bulurlar ancak kafa kesen yamyamların ellerine düşerler. Oraların en zengin, en güzel ve en iyi sihirbazı sayılan Kraliçe Emma Halit Cemil’i sever ve ona aşk hapı içirir. Halit Cemil aşk hapının etkisi ile Emma’nın sözünden çıkmaz, adeta onun kölesi olmuştur gittikçe sağlığı da bozulan Halit Cemil Ayşe’den yardım ister. Ayşe ise Halit Cemil’in diğer beş karısından biri olan Tolaman’ın eski eşini bulmak için Tolaman ile dost olur ve bir gece başka bir kabileye kaçarlar. Ayşe eğer Emma’dan daha iyi bir sihirbaz olduğunu ispatlayabilirse Halit Cemil’i kurtarıp, babasını bulup buradan gideceğini düşünür. Yolda diğer kabilenin üç çocuğun kafasını kesişini gördüklerinde Tolaman oradan kaçar ancak Ayşe orada kalır ve o çocukları kurtarmak için onlara doğru koşmaya başlar. Ancak kabile reisi Ayşe’nin üstüne gelmeye başlayınca, kabile reisi Ayşe’yi kovalamaya başlar ve Ayşe bayılır. Ayıldığında ise kabile reisinin babası olduğunu görür babasına her şeyi anlatır. Babası ise küçük bir oyun ile Ayşe’nin, Emma’dan daha üstün bir sihirbaz olduğunu kabileye kanıtlar. Emma’ ya bunu gösterdikleri vakit Emma, Halit Cemil’i de alarak oradan kaçar. Yeni kraliçe ilan edilen Ayşe babasını da alarak Halit Cemil’in peşine düşer. Halit Cemil’i denizlerde yakalayan Ayşe onu oradan alır ancak geminin kaptanı olan kişi’yi Emma kandırır ve kaptanı da alarak oradan kaçar. Muhtar, Ayşe ve Halit Cemil hep beraber İstanbul’a dönerler. İstanbul’a döndüklerinde ise kardeşi Nuri’nin, Göksel’in ve Ali’nin (İstanbul’a döndüklerinde Hüseyin adını Ali olarak değiştirmiştir.) Öldüklerini görürler. Ayşe ve Halit Cemil evlenir. Doğacak çocuklarının adını Nuri koyarlar.