Okurlarıyla ilk olarak 1973 yılında buluşan Tehlikeli Oyunlar, Atay’ın Türk edebiyatındaki sınırları ikinci kez yıkması bakımından büyük bir önem taşıyor. Postmodernist roman akımının Türkiye’deki artçı gücü olan eser, kendisinden sonra verilecek pek çok başarılı eserin de ilham kaynağını oluşturuyor.

Tehlikeli Oyunlar’da, postmodernist roman akımının dünyadaki öncüleri sayılan James Joyce ve Vladimir Nabokov gibi güçlü yazarların etkisi de hissediliyor. Bu bağlamda roman, edebiyattaki çağdaş yaklaşımları Türkçe’ye son derece başarılı bir şekilde taşıyor. Aynı zamanda modern Türk toplum yaşamını ve bireyin iç dünyasını da özgün bir şekilde yansıtıyor. Oğuz Atay’ın gizli otobiyografisi olması ise romanın özgün anlatımını destekleyen bir diğer unsuru oluşturuyor.  

Tehlikeli Oyunlar, Hikmet Benol adlı “tutunamayan” bir adamın yaşamını konu alıyor. Okurun karşısına yeni boşanmış ve mutsuz bir adam olarak çıkan Hikmet Benol, hayatına düşünceleri ve yalnızlığı ile devam ediyor. Dostlarıyla geçirdiği zamanlar da onu düşüncelerinden sıyırmak için yeterli olmuyor.

Benliğinin içinde birden fazla yaşamı ve karakteri bir arada taşıyan Hikmet, düşüncelerinin karanlığında sürekli boğulduğu hissine kapılıyor. Bu sıkıntıları da aklından oyunlar yazarak ve o oyunların içinde yaşayarak bastırıyor. Yaşamakta olduğu hayatın da kendi yazdığı bir oyun olup olmadığı konusunda sürekli düşünen Hikmet, en sonunda tüm bu düşüncelerden kurtulmaya karar veriyor.