1452 yılında, Vinci’nin ufak bir köyünde, babasız bir çocuk doğurduğumda on beş yaşındaydım. Adı Leonardo’ydu

ve dünyayı değiştirmek onun kaderiydi.

Evlenmemiş bir anneydim ve akıl almaz eziyetler çektim. Oğlumu benden aldıklarında gidecek yerim yoktu. Hiçbir hakkım, umudum ve geleceğim de… Herkes, bunun,

benim sonum olduğunu düşünüyordu. Ama çocukluğumdan beri sakladığım sırları bilmiyordu hiçbiri. Oğlum büyüyüp sıradışı yeteneklere sahip bir adama dönüşürken, onu korumak için tehlikeli planlar yapmak zorundaydım. Ve yaptım da.

Kimse farketmedi. Kimse bilmedi.

Bazılarınız bana yalancı diyebilirsiniz. Çünkü anlatacaklarım benim konumumda bir kadınla bağdaştırılamayacak kadar tuhaf. İstediğim de buydu. Tam anlamıyla bu.