Je M’en Fiche Bilader’den Haneler’den, kabareci yeteklerini sevgi ile izlediğim Ferhan Şensoy’un taze, sıcak, halkçı bir mizahı var. Yazgıdaşçıları imişçesine yansıttığı Kazancı Yokuşu’nın insancıklarını da bu külfetsiz anlatısı içinde bizlere sevdiriyor. Bu insancıklar nasıl ezildiklerinin tortusunu günlük yaşam sevinci içinde unutuyorlarsa, yazar da sanki onlardan biriymiş gibi toplumsal ukalalıklardan, yazarca bilgiçliklere yeltenmeden anlatısının tadını çıkara çıkara onlara ayna tutuyor. Sade onları konuşturduğu diyaloglar değil, kendi gözlemleri, algılamaları, söz dağarcığı, anlatışı, benzetileri ve yorumları bile argo. Öylesine onlardan. Yazımı bile onlarınki gibi yanlış kullanıyor. Bence üslubunu sevimli yapan da bu. Ben Ferhan Şensoy’un Kazancı Yokuşu’nu okurken zaman zaman Celine’i ya da San Antonio’yu okurken aldığım tada benzer haz duydum. Zaman zaman da Adnan Veli’nin Mapushane Çeşmesi’ndeki unutulmaz başarısını ansıdım.

Haldun Taner