İstanbul ve kuş kelimeleri bir araya geldiğinde ne çağrıştırır, bir düşünelim; şehir meydanlarındaki güvercinler, vapurları takip ederek simit yakalayan martılar ve balkondaki saksılarda yuvalayan kumrular… Biraz daha meraklı olanlar gökyüzünü karartan göçmen leylek sürülerini, Boğaz’da bir yukarı bir aşağıya uçan yelkovan kuşlarını ve hatta şehrin yeni yerlileri yeşil papağanları bilecektir. Oysa İstanbul ve çevresindeki doğal alanlarda yıl boyunca 300’den fazla kuş türü gözlenebilmektedir.

Bu kitapta bulunan 300’ü aşkın türün her birinin çok renkli ve esrarengiz bir hayatı vardır. Mesela, bir yaz göçmeni olarak mart ile ekim arasında bulunan ak karınlı ebabiller, akşamlan gökyüzünde kalabalık ve gürültülü sürüler oluşturur, uyumak için 1000 metre irtifaya çıkar ve geceyi uçarak geçirirler. Mart sonu ve nisan başında Boğaz’da bir vapur gezintisi yaparsanız, yerli gümüş martıların arasında sırtı simsiyah olan kara sırtlı martıları seçebilirsiniz. Somali çevresindeki kışlama alanlarından gelen bu göçmen tür, Finlandiya’daki üreme alanlarına doğru devam etmeden önce, Boğaz’da bir iki hafta beslenerek bir nevi benzin istasyonunda depoyu dolduran bir yolcuya benzer. Karabaş martıların ise kışın başları beyaz olsa da, mart sonunda bu tüyleri dökülür, yerlerine kahverengi tüyler çıkar; bu makyaj tamamlanmadan ne göçe ne de çiftleşmeye hazırdırlar.

Bu kitap, İstanbullu kuş gözlemcilerine ve kuş fotoğrafçılarına her bir türün ne zaman görüldüğünü ve nerelerde konakladığını özetliyor…