“1438”de katil zanlısı bir domuz, Burgundy’de idam edildi. Birkaç yüzyıl sonra, İtalyan Jesuits, Cehennemin fiziksel boyutlarını hesaplamaya çalıştı. Süpürgeleriyle uçan cadılar, bir toplu iğnenin ucunda dans edebilen melekler, mezarından fırlayan hortlaklar, kurt adamlar, şeytana tapınan gizli tarikatlar ve daha niceleri. Son yüzyılı saymazsak, insanlık tarihinin bütününe dair bu doğaüstü olayların tüm bir hayatı nasıl belirlediğini kitaplardan, filmlerden gayet iyi biliriz.

Geç Ortaçağ dönemleri, 16. ve 17. Yüzyılda yoğunlaşan bu ve buna benzer daha pek çok olay günümüzde çok absürt görünüyor ancak o zamanın insanları için son derece mantıklıydı. Bu kitap bize şu anda garip gelen şeylerin bir zamanlar ne denli yaygın olduğunu ve insanlar tarafından nasıl kabul gördüğünü anlatıyor.

Korkunç cadı avları, engizisyon mahkemelerinde işkenceler, gizli tarikatlar, şehrin meydanlarında gerçekleştirilen idamlar karanlık çağlar boyunca yaşanan tüm bu tuhaf, garip ve korkunç olaylar nasıl oldu da bütün insanlığı etkisi altına aldı? Bunlara inanan milyonlarca insan bizim bugün sahip olduğumuz sağduyudan, akıldan ve iç görüden yoksun muydu?

Oldrige, insanlığın garip tarihine farklı bir ışığın altında bakmayı deniyor. Bu ışığın aydınlattığı zemine baktığımızda atalarımızın son derece aklı başında rasyonel varlıklar olduğunu; bugün bize “garip” gelen şeylerin onlar açısından nasıl da rasyonel temellere dayandığını şaşırtıcı bir netlikle görebiliyoruz.