Mihnetkeşan, İstanbul’un hareketli, renkli siyasi ev edebi ortamından koparılarak uzaklara gönderilen son derece iyi yetişmiş bir Osmanlı aydınının; ezikliğini, pişmanlığını, özlemini, beklentilerini ve nihayet parçalanmışlığını tüm samimiyetiyle anlattığı manzum bir sürgün yıllığıdır.