Sıkı sıkı sarılırız kimliklerimize. Kimliğimizdir, bize kan davalarından savaşlara kadar davetiye çıkartan. Kimliğimizdir, bizi ırkçıların, dalkavukların, oportünistlerin hedefi yapan. Kimliğimizdir, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” dedirten.
Kimliğimizi bulmak yerine ondan kurtulmalı mı? Giderek totaliterleşen devletlere, hakkımızda depoladıkları bilgilerle hayatımızın her girdi çıktısından bize bir şeyler satmaya çalışan şirketlere karşı, kimliğimizi mümkün olduğu kadar değiştirerek, gizleyerek, yalan söyleyerek korumamız şart. Özgürlük, aitliklerimizden sıyrılmamızda.

Doldurduğumuz formlardan, aşklarımızdan, yolculukta karşılaştığımız yabancılara kadar kim olduğumuzu ifşa etmekle meşgulüz. Oysa ilişkilerimiz, yaptığımız işler, kim olduğumuzdan önemli olmalı… ilişkilerimizde “Kimsin?”, “Kimlerdensin?” diye ne kadar az sorarsak, toplumca o denli kurtuluruz düzenin kalıplarından…