“Godot’yu Beklerken” sonu gelmeyen ve anlamsız bir bekleyişin anlatıldığı bir hikayedir. Oyunun bu haliyle en dikkat çekici yanı, okuyucunun düşüncelerini harekete geçirecek imgelere sahip olan anlatısıdır. İki karakterin arasında geçen anlamsız ve saçma diyaloglar da okuyucuyu derin anlamlar çıkarmaya iten bir yapı ile aslında hayatın ne olduğunu anlatmaya çalışacaktır.


Hikaye, oyunun kahramanları Vladimir ve Estragon’un etrafında şekillenir. Varoluş sancıları çeken bu iki kahraman, yolları her kesiştiğinde birbirleri ile iletişim kurmaya çalışırlar ve bu bir ritüele binerek her gün yinelenir. Bu iki karakter bir ağacın dibinde Godot isimli bir kimsenin ya da şeyin, gelip kendilerini kurtarmasını bekler. Fakat Godot hiç gelmeyecektir. Hatta belki de öyle bir kimse ya da şey hiç var olmamıştır ve olmayacaktır. Hikaye aslında bu haliyle pek çok şeyi anlatmaktadır. İnsanların kurtuluş için bekledikleri ve hayal ettikleri nesne veya kişilere inanmaları ve bel bağlamaları usta bir dille okuyucuya aktarılmaya çalışılır.


Absürt tiyatronun ilk örneklerinden biri olarak gösterilen “Godot’yu Beklerken” tiyatro metinlerini, bir roman gibi okumayı sevenler için mükemmel bir anlatı sunuyor. Okurken metinlerin arasında kendinizi kaybedeceğiniz ve çoğunlukla da kendi içinizde sorgulamalara gireceğiniz kitap, insanlığın hayatında beklediği kurtuluş yolunu nasıl ve neye dayandırdığı konusunda da ipuçları veriyor. Anlamsız gibi görünen konuşmaların altında yatan anlamları arayacağınız kitap, zekice işlenmiş diyaloglar aracılığı ile de süsleniyor