• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Bavul – Sergey Dovlatov

“Gözlerim boş bavula takılmıştı. Dibinde Karl Marx, kapağında Brodski. İkisi arasında ise gözden düşmüş, değerini yitirmiş koskoca bir yaşam… Bavulu kapadım. İçinde naftalin topakları boğuk bir sesle yuvarlandılar. Çıkardıklarım karmakarışık bir yığın halinde mutfak masasının üzerinde duruyordu. Bu, otuz altı yıl boyunca biriktirebildiklerimdi. Ülkemde geçirdiğim otuz altı yıllık ömrümün bir bilançosu. “Gerçekten de hepsi bu mu?” diye düşündüm. Ardından da, “Evet, demek ki hepsi bu kadarmış…” diye yanıtladım kendimi. İşte o anda, hani nasıl derler, kendimi bir anda anılar girdabına kapılmış buldum. Belli ki şu pılı pırtının arasına saklanmışlardı. Kapağı açınca hepsi dışarı nüfuz etti. Bütün bu anıları herhalde Marx’tan Brodski’ye şeklinde adlandırmak gerekiyor. Ya da ne bileyim, Biriktirebildiklerim de olur. En basit haliyle Bavul da diyebiliriz…”

Read More

Okulsuz Toplum

Okullaştırma, eğitimle aynı anlama mı gelmektedir? Kesinlikle hayır. Herkes günbegün bir şeyler öğrenmektedir. Dürüst olmak gerekirse, çoğumuz, yaşamımızda okullaşmanın doğrudan ve derin bir etkiden son derece yoksun olduğunu görürüz. Bu durumda iki soru ortaya çıkmaktadır: Her toplumda okullaşmaya bu derece büyük bir önem ve prestij kazandıran nedir? Eğitimin işlevi bir şüphe içeriyorsa, okullaşma gerçekte ne anlama gelmektedir?
 
Ivan Illıch, bu eserinde okulun, statükonun korunmasına vesile olan araçlardan biri olduğundan dolayı bu prestije sahip olduğu yolundaki tezini kanıtlamaya çalışmaktadır. Ona göre günümüzdeki okullar eğitim açısından etkisiz olduğu kadar, bölücü bir nitelik de taşımaktadır.

Read More

Zengin Olma Bilimi

Aynı işi yaptığınız yan komşunuzun sizden nasıl daha fazla kazandığını hiç merak ettiniz mi?

Wallace D. Wattles, bu çok satan kitabında zenginliğin nasıl bir yol izlenerek oluştuğunu ve sizin de bu yolları takip ederek zengin olabileceğinizi anlatıyor.

Zengin Olma Bilimi, tıpkı matematik, geometri ve doğa bilimleri gibi kesin bir bilimdir. Bu bilim, zengin olma sürecine hâkim olan yasaları içerir. Kişi, bu yasalara bağlı kalır ve hayatına uygularsa, tıpkı doğa bilimlerindeki kesinlik gibi, zengin olmayı da kesinleştirecektir. Hayat ile uyumlu bir şekilde zengin olabilmenin hayalden pratiğe dökülmesine yardımcı olmaktadır.

2006 yılına damga vuran The Secret filminin ve kitabının, ayrıca günümüzün en popüler kişisel gelişim kitaplarının da ilham kaynağı olan Zengin Olma Bilimi, okuyucusuna hayat boyu unutamayacağı eşsiz bir deneyim sunuyor.

Read More

Kısa Süren Saltanat

John Steinbeck, bu yegâne siyasi hicvinde Fransız Devrimi’ni adeta ters yüz ediyor. Cumhuriyetin sürekli olarak krize girmesinden bıkan Fransızlar, çözümü kadim kralların soyundan gelen amatör astronom Pippin Héristal’i kral ilan etmekte bulurlar. Yeni kral ve ailesi bir anda magazin basını, saray görevlileri, yağmacı soylular ve didişip duran siyasetçiler arasında kalır. Fransa Kralı IV. Pippin kendisinden neler beklendiğini anlamaya çalışırken karısı Maria, kafasını Versailles Sarayı’nın temizliğine takmış, Hollywood yıldızlarıyla eğlenen kızı Clotilde ise gönlünü Amerikalı Yumurta Prensi’ne kaptırmıştır. Steinbeck, kraliyet ailesi ve çevresindeki renkli karakterlerin maceraları üzerinden Fransa, Amerika, demokrasi ve siyasi kurumlar ile birlikte büyük şirketler ve kapitalizmin eleştirisine ustalıkla girişiyor.

Read More

Kurbanı Beslemek (Üç Uzun Öykü)

Eeyore, görmek denilen şey, hayal gücünü kullanarak objeleri algılamaktan başka bir şey değildir ki.Eeyore, senin göz sinirlerin düzgün çalışsaydı bile, hayvanları hayal etme isteğin olmadıktan sonra onları yine göremezdin.Burada karşımıza çıkan şeyler, günlük yaşantımızda görmeye alışık olduğumuz, onları algılamak için hayal gücümüzü azıcık bile çalıştırmamıza gerek olmayan şeyler değil Eeyore. Mişima’nın, “Yaşayan en büyük Japon yazarlarından biri,” dediği Kenzaburo Oe, kitaba adını veren “Kurbanı Beslemek” adlı uzun öyküsünde en sıradan ve masum insanın nasıl bir canavara dönüşebileceğini, salt mimiklerle bile ırkçılığın nasıl usul usul beslenebileceğini anlatır. Can Yayınları’nın geçmişte üç ayrı kitap olarak yayımladığı Kurbanı Beslemek, Delilikten Kurtar Bizi ve Gözyaşlarımı Sileceği Gün adlı bu üç uzun öyküsünde Oe, çağdaş dünyanın uğraştığı en sıkıcı insani sorunları yüksek bir edebî başarıyla anlatıyor. Özgün dilinden yeniden çevrilen bu üç uzun öykü bu kez bir arada yayımlanıyor.

Read More

Ahlak-ı Alai / Kınalızâde Ali Çelebi

Büyük Osmanlı âlimi, düşünürü ve kadısı Kınalızâde Ali Çelebi’nin (ö. 1559) kaleme aldığı Ahlâk-ı Alâî, İslam ahlâk düşüncesi tarihinde önemli bir yer işgal etmektedir. Eser aslında temelleri İbn Miskeveyh’in Tehzîbü’l-Ahlâk’ıyla atılan, Nasîreddin Tûsî’nin Ahlâk-ı Nâsırî’si ile felsefi anlamda olgunlaşan, Celaleddin Devvânî’nin Ahlâk-ı Celâlî’si ile işraki bir boyut kazanan ahlâk felsefesi yapma ve yazma sürecinin dördüncü önemli halkasıdır. Tehzîbü’l-Ahlâk’ın Arapça yazılmasına karşılık Ahlâk-ı Nâsırî ve Ahlâk-ı Celâlî Farsça yazılmıştır. Her iki dilde de eser verebilme istidadı olan Kınalızâde, özellikle Türkçe bir ahlâk kitabı yazılmasının özlemini çekmiş ve Ahlâk-ı Alâî’yi telif ederek Osmanlı’nın ihtişamına yakışır bir Türkçe ahlâk felsefesi eserini Türkçe okuyan insanların istifadesine sunmuştur.

Ahlâk-ı Alâî, klasik ahlâk kitaplarında takip edilen sıraya uygun olarak üç ana bölümden oluşur. Bunlar; ahlâk eğitimini inceleyen “Ahlâk İlmi”, ev idaresinden bahseden “İlm-i Tedbîrü’l-Menzil” ve devlet yönetimi ve siyaset felsefesiyle ilgili olan “İlm-i Tedbîrü’l-Medine” bölümleridir. Sonuç konumundaki “Hatime” bölümünde Eflatun, Aristoteles, Gucduvânî ve Mevlana Celaleddin’in vasiyetleri yer almaktadır. Bu eser, andığımız diğer üç örneğin muhteva ve özünü taşımasının yanında, edebî letafeti, hikâye ve örneklerle öğrenimi kolaylaştırması, yazarının nefis hastalıklarının tedavisini Gazzâlî’nin İhyâ’sından aldığı malzemeyi yeniden harmanlayarak işlemesi ve sevgi bahsini Molla Câmî’den yaptığı iktibaslar yanında kendi özgün donanımıyla yeniden inşa etmesiyle ahlâk düşüncesine özel katkıda bulunmuştur.

Read More

Karşıtı Aramak – Sanat Tarihi Yazıları

Bu kitap; Sanat Tarihçisi-eleştirmen Sezer Tansuğ’un , Türk sanatının tarihsel ve çağdaş sorunlarına yaptığı ilginç bilimsel-eleştirisel katkıları içeren deneme-inceleme türündeki yazılarını kapsıyor. Çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanmış olan yazılar, 1959’dan bu yana yaklaşık yirmi beş yılın ürünlerinden seçilerek derlenmiştir. Sezer Tansuğ’un Türk sanat bilimini irdeleyen yazıları, akademik inceleme kurallarının çerçevesini aşan bir eleştirel potansiyele sahiptir. Bu bakımdan ülkemizde rakipsiz olan tek bir tavrı da ortaya koymaktadır. Tarihsel ve çağdaş Türk sanatı sorunlarının çok gereksindiği böyle bir tavır, bilgi satmaktan çok daha önemli bir işlevi, yani bilinç kazandırmayı amaçlar. Tüm kitapları ve yazıları büyük ilgi uyandıran Sezer Tansuğ’un bu kitabının da heyecanla karşılanacağından kuşku duymuyoruz.

Read More

Seküler Çağ

2007’de yayımlandığı günden bu yana dünya çapında büyük ses getirmiş ve Templeton ödülünü kazanmış olan Seküler Çağ ’da Charles Taylor, beş yüzyıla yayılmış sekülerleşme sürecini anlamak için modern bilimin doğuşuyla kaybedilen şeylere değil, bu bilimi mümkün kılan “toplumsal tahayyüldeki” değişimlere bakmamız gerektiğini söylüyor.

Taylor Batı kültür tarihinin bu uzun kesitini olağanüstü bir incelikle yansıtırken, bir yandan da günümüz koşullarında, aşkın bir varlıkla bağlantılı bir hayatın olanakları üzerine felsefi bir tartışmaya girişiyor.

Charles Taylor (d.1931), 20. yüzyılın en önemli düşünürleri arasında sayılan Kanadalı filozof siyaset kuramı, düşünceler tarihi ve sosyal bilimler felsefesi alanlarındaki katkılarıyla tanınır. 2008 yılında, beşeri bilimler ve felsefe kategorisinde, Japonların Nobeli olarak bilinen Kyoto ödülüyle onurlandırıldı. Önde gelen diğer eserleri: Sources of Self: The Making of Modern Identity (Benliğin Kaynakları: Modern Kimliğin Oluşumu, 1989), Multiculturalism: Examining the Politics of Recognition (Çokkültürcülük: Tanınma Politikaları, 2005).

Read More

Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın

Jeanette Winterson’ın gücünü samimiyetten ve dürüstlükten alan otobiyografik eserlerinden bir yenisi daha Türkçede. Doğar doğmaz evlatlık verildiği aşırı muhafazakar ailede, onda derin yaralar bırakmış sevgisiz bir annenin gölgesinde geçen çetin çocukluğundan bugüne uzanan, kendini yaratma hikâyesini anlatıyor Winterson. Deliliğin sınırlarında gezen, genç yaşta gizli gizli okuduğu kitaplardan kurduğu köprülerle dışarıdaki dünyayı keşfeden ve özgürleşen bir kadının itiraflarla dolu, cesur, bir o kadar da şiirsel bir iyileşme hikâyesi bu. Tek amacı sevgi ve mutluluğu keşfetmek olan bir hayatın sansürsüz bir biçimde anlatıldığı, mahrem öğelerle bezeli bu eserde Winterson, bir yandan büyümenin sancılarıyla mücadele ederken, diğer yandan kökleriyle hesaplaşıyor. Can yakıcı hayat hikâyesini, içinden taşan duyguların tüm çıplaklığıyla aktarırken mizahı elden bırakmayarak; gerektiğinde hayatın hainliklerine “nanik” yapmayı da ihmal etmiyor.

Read More

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği

Cumartesi ve pazar günleri, varolmanın tatlı hafifliğinin geleceğin derinliklerinden yükselip yanına vardığı duygusu içindeydi. Pazartesi, benzerini bundan önce hiç tanımadığı bir ağırlıkla çarpıldı. Rus tanklarının tonlarca çeliği bunun yanında hiç kalırdı. Çünkü sevecenlikten daha ağır bir şey yoktur dünyada.

Milan Kundera’nın en bilinen romanı Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, yayımlanır yayımlanmaz çağdaş klasikler arasına girmiş, geçen yüzyılın en güçlü anlatılarından biri. Kundera, tepkiye karşı tepkisizliği, kararlılığa karşı kararsızlığın tutarlı ve erdemli yanlarını araştırdığı romanının başkişisi Tomas’la alışılmış, arkasında güçlü düşünce ve yaşam kurallarını taşıyan roman karakterlerini sorgular. Sovyetler’in Çekoslovakya’yı işgal günlerini de arka planda anlatır. Tıpkı kişiler gibi toplumsal önyargılar da eninde sonunda kararsızlığa ve “varolmanın dayanılmaz hafifliği”ne mahkûmdur ne de olsa.

Read More