• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Kirli Savaşlar

Jeremy Scahill, ABD’nin gizli savaşlarını anlatıyor. Bu savaşların neferleri küresel çapta operasyonlar yapıyor ve Beyaz Saray’ın düşman olarak gördüğü herkesi yakalamak veya öldürmek için hareket ediyor. 

Deniz komandolarından, Delta Force’tan, eski Blackwater taşeronlarından özel güçler, CIA’in Özel Harekât Bölümü’ne veya Ortak Özel Harekât Komutanlığı’na seçiliyor. Bu elit askerlerin binlercesi yüzden fazla ülkede gizli komandolar olarak çalışıyor. Gizli bütçelerle desteklenen Özel Kuvvetler, yasaklı bölgelerde operasyonlar, hedefli öldürme, adam kaçırma, dron ve füze saldırıları operasyonlarında bulunuyor. 

Kirli Savaşlar, “Dünya bir savaş alanıdır,” açıklamasının sonuçlarını izliyor. Scahill, Afganistan’dan Yemen’e, Somali’ye ve ötesine ABD’nin öldürme makinesinin izlerini tarıyor. Gölgelerde, basından habersiz, Amerikan Kongresi’nden onay alınmadan yürütülen gizli operasyonların derinlerine iniyor. 

ABD liderleri, ülkelerini dünya çapında daha büyük bir savaş bataklığına sokarken dünyayı daha büyük bir istikrarsızlığa itiyor. Scahill gölgede savaşanların yüzlerindeki maskeyi indiriyor ve gece baskınlarında, gizli hapishanelerde, füze ve dron saldırılarında ölen şüphelilerin aslında kim olduklarını açıklıyor. Cesur gazeteci Scahill ABD’nin gizli tutmak istediği kirli savaşların gerçek doğasını gözler önüne seriyor. 

Read More

İstanbul Aşk Ekmek Hayal

Beyoğlu’suz olmazdı; şapkasız sokağa çıkmayan hanımlar, İngiliz kupon kumaşlı kostümleriyle Borsalino fötr şapkalı centilmenler; sosyeteden, tiyatrodan, müzikten, sinemadan, edebiyattan ünlüler; Saray Sineması’nda klasik müzik konserleri, Alkazar Sineması’nda siyah beyaz kovboylar ve Tarzan, İpek Sineması’nda Amber, Anna Karenina gibi romantik filmler, o güzel rüyalar çağı…
Yeşilçam kaldırımlarındaki artistler ve onların acı tatlı bilinmeyen hikâyeleri…

Cafe pastaneler; Lebon, Markiz, Baylan…
Her türden barlar, Krepen Pasajı, Pano, Degüstasyon ve diğer meyhaneler, sosyetik gece kulüpleri…
Sinema ve sahne yıldızları, aşklar, hayaller.
Yükselen ve kayan yıldızlar…
Toplumları değiştiren olaylar, müzikler, giyimler, saçlar…
Peki; Biz nasıl bir toplumduk? Nasıl ve neden değiştik?
Acı tatlı neler yaşadık?
Bu kitabı okuduktan sonra Türkiye’deki her şeye daha farklı bakacaksınız…

Read More

Bizans Devleti Tarihi

Roma devlet tarzı, Grek kültürü ve Hristiyan inancı Bizans gelişmesinin ana kaynaklarıdır. Bu unsurlardan birisi çıkarılsa Bizans’ın varlığı düşünülemez. Ancak Hellenist kültür ve Hristiyan dininin Roma devlet şekli ile bir sentez haline gelmesi bizim Bizans imparatorluğu olarak adlandırmaya alıştığımız tarihi teşekkülü meydana getirmiştir. Bu sentez Roma Devleti’nin ağırlık noktasının, krizler devri olan 3. yüzyılın gerektirdiği gibi doğuya kayması ile mümkün kılındı. Ağırlık noktasının bu yer değiştirişi imperium Romanum’um Hıristiyanlaştırılması ve yeni başşehrin Boğaziçi kenarında kurulması ile ifadesini buluyordu. Bu iki olay, Hıristiyanlığın zaferi ve devlet merkezinin kesin olarak Hellenize edilmiş Doğu’ya nakli Bizans devresinin başlangıcını ifade eder.

Bizans tarihi evvel emirde sadece Roma tarihinin yeni bir devresi ve Bizans Devleti eski Imperium Romanum’un sadece bir devamıdır. Bizans bilindiği gibi, bizim Bizans dediğimiz kişilerin bilmedikleri, daha sonraki devrin bir terimidir. Bunlar kendilerini her zaman bir Romalı olarak adlandırmış imparatorlarının Roma hükümdarı, eski Roma Caesar’larının halef ve mirasçıları saymışlardır. Devletleri yaşadığı sürece Roma adı onları büyülemiş ve Roma devlet geleneği onların siyasi düşünce ve iradelerine sonuna kadar hakim kalmıştır…

Read More

Araplar – Bir Halkın Tarihi

On altıncı yüzyıldaki Osmanlı fetihlerinden başlayan bu çığır açıcı kitap, Arap coğrafyasındaki Avrupa sömürgeciliği dönemini, Soğuk Savaş’taki süper güçlerin rekabetini ve günümüzdeki tek kutuplu Amerikan egemenliği dönemini anlatıyor. Arap dünyasının çalkantılı yıllarında yaşamış şahitlerin ve o yıllarda yazılmış eserlerin aktardıklarından yararlanarak yazılan Araplar, farklı sesleri bir araya getiriyor: politikacılar, entelektüeller, öğrenciler, erkekler ve kadınlar, şairler ve romancılar, ünlüler ve hiç tanınmayanlar.

Rogan’ın kitabı, Kuzey Afrika’dan Arap Yarımadası’na tüm Arap dünyasını ele alıyor. Arap kimliğinin Osmanlılıktan Araplığa ve Müslümanlığa evrimini incelerken, ulusal bağımsızlık, dış güçlerin hâkimiyeti, Arap-İsrail çatışması ve barış süreci, Abdülnasır ve Arap milliyetçiliğinin yükselişi, petrolün siyasi ve ekonomik gücü, seküler ve İslami değerlerin çatışması gibi konuları derinlemesine inceliyor.

Read More

Hedge Cambazları

Barton Biggs piyasaları, Wall Street sahnesini izleyen diğer tüm gözlemcilerden daha müthiş birtarz, açıklık ve kavrayışla anlatıyor. Yeni kitabı Hedge Cambazları’nda hedge fonları ve yatırımdünyasına ilişkin pek çok değerli bilgi verirken bile muazzam eğlendiriyor.
 
David F. Swensen Yale Üniversitesi Baş Yatırım Sorumlusu
 
Teknoloji balonunun zafer günlerinden bu yana yatırım tehlikeli bir iş haline geldi. Aynı şey hızla büyüyen hedge fonu sektörü için de geçerli. Biggs, Hedge Cambazları’nda bu fonlara yatırılanmuazzam miktarlar konusunda karar veren kişiliklerin ve egoların sahne arkasındakigörünümlerine büyüleyici bir bakış getiriyor. Kitap muhteşem. Kişisel anekdotlar ve içeridenbirinin içeridekilerle ilgili eleştirsel görüşlerini içeriyor. Bu kitabı okuduktan sonra Wall Street’tehiç kimseye bir daha asla para vermemeyi bile düşünebilirsiniz. – Addison Wiggin, Agora Financial LLC, New York Times’ ın en çok satanlar listesindeki TheDemise of the Dolar’ ın (Doların Vefatı) yazarı ve Empire of the Debt (Borç İmparatorluğu) yazarlarından.

Read More

Ulusların Düşüşü

Güç, zenginlik ve yoksulluğun kökenleri “Tarih, kaderden ibaret değildir!” Ulusların Düşüşü, tarih boyunca ulusların, özellikle de birbirine benzeyen ulusların ekonomik ve politik gelişmeleri arasında neden büyük farklılıklar olduğuna dair bir tartışma yürütüyor. Yazarlar kısaca “Neden bazı ülkeler zenginken bazıları yoksuldur?” şeklinde bir soru ortaya atıp, köleci toplumlar, feodalizm, sömürgecilik, kapitalizm ve sosyalizm uygulamaları arasında ilginç ve çok öğretici bir yolculuğa çıkıyorlar. Sömürgeler, koloniler, devrimler ve kurtuluş hareketlerinin gölgesi, günümüze nasıl düşüyor… Sanayi Devrimi, neden Moldovya’da değil de İngiltere’de başladı… Kara Ölüm denilen Veba, kralları, lordları, serfleri nasıl etkiledi… Toplumların elitleri ile en alttakiler arasında değişen ve değişmeyen ilişki biçimleri hangileridir… Ulusların Düşüşü, dünyaya bakışınızı ve kavrayışınızı değiştirecek.

Read More

Kostantiniye 1453 & Fetih / Düşüş

Konstantinopolis’in veya İslam uygarlığı genelinde kullanılan ismiyle Kostantiniye’nin 1453’te Osmanlı sultanı II. Mehmed tarafından fethedilmesi tarihte önemli bir dönüm noktası, bir kırılma anıdır.

Geç ortaçağ dünyasında bir taraf için “fetih”, diğer taraf için ise “düşüş” olarak algılanan bu belirleyici hadise, hem kişisel hem de kolektif süreçlerde radikal değişimlere zemin hazırlamıştır.

Genç sultan II. Mehmed, tarihe “Fatih” unvanıyla geçip, iktidarının tüm dengelerini  değiştirmesini sağlayacak bir güç elde ederken, bin yıllık Bizans İmparatorluğu, son imparatoru ile beraber yok olmuştur.

Read More

Seçimle Gelen Krallar

Fransa cumhuriyetçi bir monarşidir. Fransa’da hükümet etme yetkisi özellikle bir kişinin elindedir. Bu kişi ulusça benimsenmiş bir meşrutiyet içinde ve oldukça özgür bir biçimde hareket eder, girişim ve atılımlarında bağımsızdır, önemli kararları (bazen de önemli olmayanları) alır, ya da bunların alınmasında etkili olur. (Anayasanın onunla ilgili olmayan bir hükmünde belirtildiği gibi «Ulusal politikayı saptar ve yürütür») Fakat bu kişi siyasal rakiplerinin arasından, dürüst denebilecek bir genel oylama ile seçilir. Belirli bir süre için iktidara gelir ve kendisi gibi ulus egemenliğinin simgesi olan ve muhalefete de söz hakkı tanıyan bir parlamento onu denetler ve sınırlar.


Fransızlar sanırlar ki, böyle bir rejim yalnız kendi ülkelerinde vardır ve batının öteki ülkelerinde tam bir cumhuriyet uygulanmaktadır. Hata ederler. «Seçimle gelmiş» hükümdar terimini, İngiltere Başbakanının durumunu ve yetkilerini belirlemek için, bundan 9 yıl önce, bir İngiliz yazarı ortaya atmıştı. Görünüş ne olursa olsun, İngiltere Başbakanının yetkileri, Fransa Devlet Başkanınkilere yakın sayılır. Şansölye Brandt, Edouard Heath, Olof Palme, PierreElliott Trudeau ve benzerlerinin çoğu, «seçimle gelmiş hükümdar» sınıfına girerler. Şüphesiz Başkan Nixon’u da onların arasına katmak gerekir. Westminster’deki parlamento, Paris’dekinden daha etkili değildir, Bonn, Stokholm ve öteki başkentlerin parlamentoları da öyle.

Read More

Şampiyonların Kahvaltısı

Amerika’yı, insanların gerçek hayattan bu kadar uzak olduğu, tehlikeli ve mutsuz bir ülke yapan şeyi anlayınca, hikaye anlatmayı bırakmaya karar verdim. Hayat hakkında yazacaktım. Her insan, bir diğeriyle tam olarak aynı ölçüde önemli olacaktı. Bütün gerçeklere eşit ağırlık verilecekti. Hiçbir şey dışarıda bırakılmayacaktı. Başkası düzen getirsin kaosa. Ben tam tersine düzene kaos getirecektim, ki bunu da yaptım bence.
 
Başarılı oto galerisi sahibi Dwayne Hoover, şiddetli bir orta yaş krizine girmek üzere. Farkında değil, ama değeri bilinmemiş bilimkurgu yazarı Kilgore Trout kendisine doğru ilerliyor. Çok geçmeden karşı karşıya geldiklerinde, onları çok önemli bir misafir bekliyor olacak. Şampiyonların Kahvaltısı, zenginleşen Amerikan toplumunun zihnini cinsellik, siyaset, savaş ve daha fazla tüketimle bombardımana tutan kitlesel medyayı alaya alan karnaval niteliğinde bir şaheser.

Read More

Tolstoy – Savaş ve Barış

Napolyon’un 1812’de Rusya’yı işgalini ve bu savaşın, özellikle aristokrat çevrelerde yarattığı altüst oluşu, son derece gerçekçi sahnelerle, ayrıntılı ve derinlikli analizlerle yansıtan bir başyapıt. Avrupa’daki monarşileri birbiri ardına bozguna uğratarak ilerleyen Napolyon orduları Moskova’ya doğru ilerlemektedir. Rus aristokratları, bu ürkütücü savaş makinesi karşısında bir yandan muharebeye hazırlanmakta, bir yandan da kişisel dertleriyle boğuşmaktadır. Rusya’nın 19. yüzyılın ilk yarısında panoramik bir fotoğrafını çeken Savaş ve Barış, soylu sınıfına dair yakın gözlemlerin yanı sıra köy ve kasabalarda yaşanan çiftlik hayatını da ustalıkla yansıtıyor. Dünya edebiyatının en başarılı eserlerinden sayılan bu muazzam nehir roman, savaşların getirdiği kaosu, mantıksızlığı, insan vicdanı ile etiğe aykırılığı; muktedirlerin, büyük zaferler vaat edenlerin sözlerindeki ve çabalarındaki beyhudeliği gözler önüne seriyor.

“Savaş hakkında dobra dobra, dürüstçe, nesnel ve sade bir üslupla yazmayı Tolstoy’dan öğrendim. Savaşı Tolstoy’dan daha iyi betimleyen bir yazar tanımıyorum.”
ERNEST HEMINGWAY

Read More