Rodrigo’yla Tango
Kâh kısa kâh uzun öykülerinde, içten dokunuşlarıyla okurun yüreğine işleyen bir kaleme sahip olan yazar; öykülerindeki acıları, yıkımları, yalnızlıkları gerçekçi bir üslupla yazarken, ince duyarlıkları dantel gibi dokumuş. Hayatın sayısı bilinmez pencerelerinden, bazen perde aralığından görünenler, bazen de perdenin ardındakiler var bu öykülerde…
…”Yokuşlar vardı. Yeditepe İstanbul. Sayardım yokuşların en tepelerini, yediyi çoktan aşardı. Hem de pek çok aşardı. Uzunca yollar yürürdük. Bir yola çıktık mı, önce inişe geçerdik, -Yeditepelerin tepesinde bir yerlerdeydi evimiz- ardından ana cadde. Sonrası dar uzun sokaklar. O sokağın tepesi yoktu. Koca koca evleri vardı. İrili ufaklı boylarıyla birbirine sokulmuş bu evlerin çatıları, bulutlara uzanan merdivenin gittikçe heybetleşen basamaklarıydı. Onlar, bulutların merdiveniydi. Koca evin dar kapısından girince, yuvarlanırcasına uzanan taş basamaklarsa, badem gözlü sultanın etekleriydi. Badem gözlü sultan en tepede karşıma çıkmıştı. O ev, çatı katındaydı.”…
İçindekiler II – Tarif ve Fikir Kitabı
İçindekiler II, malzeme ve İstanbul’un buluştuğu bir yemek kitabı. İki İstanbullunun şehirden aldığı ilhamla, İstanbul’da buluşan malzemeleri mutfakta pratik bir şekilde dönüştürmesi. Amaç, maceraya, yeniliğe açık, vakti olan, olmayan şehirliyi heyecanlandırmak. Aynı zamanda, Anadolu’nun dört bir köşesinden gelen ürünlere başka açılardan baktırmak; malzemelerin farklı hallerini düşündürmek; kimi zaman unutulan klasiklere döndürmek, kimi zaman da hep yapılanın dışına yönlendirmek.
İlk kitapla daha önce hiç mutfağa girmemiş olanların bile yemek yaptığını duyduk. Göz ardı ettiğimiz malzemeler misafir önüne çıkar oldu. Bakliyatlar sabırla filizlendirildi, limon turşusu haftalarca beklendi. “Hayatta sakatat yemem” diyenler tavuk derisi cips tarifimizi yaptılar. Bazı okuyucular da fikirden fikir doğurup bize ilham verdiler.
Geçen birkaç sene içinde, pek kullanılmayan malzemeler mutfaklarda yerlerini aldılar. Mesela bir zamanlar atılan pancar yaprakları ya da enginar ve rezene sapları artık çok daha rahat bulunuyor tezgahlarda. Mevsiminde iyi malzemenin ve arkasındaki iyi üreticinin peşinde koşanlar çoğaldı. Bütün bunlarda ufacık bir rolümüz olduysa, ne mutlu bize…
İçindekiler II’de tarif sayısını artırdık. Birinci kitaptan da bazı tarifleri dayanamayıp bu kitaba taşıdık. Ana malzeme sayısı aynı; 34 ile yine İstanbul’a gönderme. 150’nin üzerinde tarif ve birçok fikir var içinde. İstanbul’un vazgeçilmezleri balık, marul, incir, vişne, enginar gibi malzemeler olmazsa olmazdı. Tarhana, yoğurt, kuru yemiş, kuru meyve, bakliyat, kök sebzeler gibi günlük hayatta olup tek başına parlamayan malzemeleri başrole taşıdık. Tahin-pekmez, soğan-sarımsak, kavun-karpuz ise ikili malzemelerimizden bazıları.
Yemek yapmak keyif vermeli, göz korkutmamalı. Sonuçta evde, mutfağımızda pişirdiğimiz yemekler bunlar. Bu yüzden tarifleri okurken yine göreceksiniz ki, arkadaşımıza telefonda anlatır gibi rahat bir dil kullandık. Detaylı ama kolay bir dil.
Rahatız ama aynı zamanda tarif vermenin ciddiye alınması gerektiğine inanıyoruz. Her birini defalarca deneyip, adım adım yazdık, miktarları tam tamına ölçüp hiçbir soru işareti bırakmamaya çalıştık. Yazarken bütün sayfaların formatını, hemen bir bakışta anlaşılsın diye eski kitaptakiyle aynı tuttuk. Kitaba bir de kullanma kılavuzu ekledik.
İçindekiler II, İstanbul’dan ilham alan, malzemenin değerini fark ettiren, dolu dolu bir yemek kitabı. Umarız tarif vermek kadar mutfağınıza yine yeni fikirler sokmayı başarır. Fotoğraflarıyla, yazılarıyla, görselliğiyle ilham verir. Bu coğrafyaya özel malzemelere, yemeklere ve İstanbul’a farklı baktırır. Yemek yapma keyfinizin bir parçası olur.
Denizcilik Sözlüğü
Gemicilik, Seyir, Yük İstif, Gemi Dengesi, Astronomi gibi onlarca konuya ait 7750 adet İngilizce kelime ve deyimlerin karşılıkları kitapta verilmiştir. Ayrıca 2400 adet Türkçe kelime ve deyimin de İngilizcesi kitapta yer almaktadır
Koçi Bey Risaleleri
Koçi Bey Risalesi, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu duraklama döneminde Koçi Bey tarafından IV. Murat ve İbrahim’e sunulan eleştirel tarzdaki rapor. Osmanlı’da o döneme kadar padişaha sunulmuş ilk yazılı rapor olma özelliğine sahiptir.
Çocuk yaşta devşirilerek İstanbul’a getirilen Arnavut kökenli devlet adamımız Koçi Bey hakkında çok az bilgiye sahibiz. Topkapı Sarayı’nın kalbinde, Enderun’da eğitilip yetiştirilmiş, bilim ve siyaset alanlarında bilgili, zamanının seçkin kişilerinden biriydi. Küçük yaşta tahta çıkan Sultan IV. Murad’a 1631 yılında sunduğu devlet idaresi ve saltanat işlerindeki sorunlara geçmişteki örneklere dayanarak önerdiği tedbirleri içeren ünlü risalenin sahibidir.
Bu küçük, ama değerli eserinde sunduğu açıksözlü ve dürüst öneriler sayesinde IV. Murad’ın yakın dostu olup onunla Bağdat Seferi’ne çıkmıştır. IV. Murad’ın ölümünden sonra tahta çıkan I. İbrahim’e de devlet teşkilatı hakkında ikinci bir risale sunmuştur. Yüzyıllar öncesinden gelen bilgilerin ve önerilerin özetlendiği bu kitabı okuduktan sonra aradan neredeyse 400 yıl geçmiş olmasına rağmen Osmanlıdan günümüze devlet idaresindeki ana sorunlarda pek bir değişiklik olmadığı hissine kapılacaksınız…
Padişahımızın malumu olduğu üzere Osmanoğullarının ulu soylarından gelen padişahlar arasında, her şeyden önce memleketinin genişliği, hazinenin çokluğu ve ululuk yönünden en üst mertebeye çıkanı merhum ve mağfur Sultan Süleyman Han’dı. Ve yine âlemin bozulmasına sebep olan haller dahi onun zamanında ortaya çıktı; ama devlet gücünün en üst mertebesinde olduğu için belirtileri o zamanda duyulamasa da birkaç senedir ki artık görülür oldu.
Nedimler ve diğer yakınlar, padişahın huzur-ı hümayununda kendilerine yer ve rütbeler bulup, saltanat işlerine müdahale eder, vezir-i âzamlara nice olmayacak teklifler eder oldular. Eğer onlar isteklerine müsaade etmezlerse hepsi gönül ve fikir birliği edip, huzur-ı hümayunda fırsat buldukça haklarında nice iftiralar edip, padişahın gazabını hiç durmadan kışkırtarak günahsız yere kimini katl, kimini sürgün ettirdiler ve kiminin de varını yoğunu aldırıp, pek çok hakaretlere uğrattılar…
Şaman Gözü
-Hayvanlar insanlara neyi nasıl haber verir?
-Ev kazaları aslında ne söyler?
-Fiziksel rahatsızlıklar hangi içsel çöküşün işaretleridir?
-Aşk, iş ve gelecekle ilgili dilekleri gerçekleştirmek için hangi sihir, hangi mevsimde ve günün hangi saatinde uygulanır?
-Özel eşyalar koruyucu tılsımlar haline nasıl dönüştürülür?
-Bir Şaman’ın ecza dolabında neler bulunur?
-Doğanın iyelerinden ne şekilde dilek dilenir?
-Çocuk sahibi olmak için hangi ritüeller gerçekleştirilir?
-Rüyaların gizemi nedir?
Ve daha neler neler…
Doğayla ve doğanın iyeleriyle uyum içinde yaşayan Şamanlar, doğanın döngüleriyle işbirliği yaparak gerçekleştirdikleri sihir ve ritüellerle sağlıklı yaşamayı, hastalıkları iyileştirmeyi, dilekleri gerçekleştirmeyi ve mistik güçleri artırmayı biliyorlardı. Şamanların uyguladıkları şifalandırma teknikleri, öğretileri, gelenekleri ve sihir uygulamaları ilk kez gerçek bir Şaman tarafından kaleme alındı. Binlerce yıllık kadim bir öğretinin ritüelleriyle hayatı bugün yeniden şekillendirmek mümkün…
Duygular Sözlüğü
Bugün dünyanın çok farklı coğrafyalarında, çok farklı kültürlerinde yaşanmakta olan sayısız duygunun içerisinden seçilmiş 154 duygudan oluşan Duygular Sözlüğü, Antik Yunan mahkemelerinde ağlayan jürilerden cesur, sakallı Rönesans kadınlarına, 18. yüzyıl doktorlarının kalbi titreten duygularından Darwin’in Londra Hayvanat Bahçesi’nde kendi üzerinde yaptığı deneylere, I. Dünya Savaşı sonrası bunalıma giren askerlerden günümüzün sinirbilim ve beyin görüntüleme kültürüne duyguların nasıl algılandığı ve yaşandığı hakkında. Üzülen, somurtan, ürken, sevinen bedenlerimizin nasıl farklı şekillerde bu dünyada var olduğu; ahlaki ve siyasi hiyerarşileriyle, cinsiyet, cinsellik, ırk ve sınıf hakkındaki varsayımlarıyla, felsefi görüşleri ve bilimsel kuramlarıyla dünyanın bizim içimize nasıl yerleştiği hakkında.
“Duygularla dil arasındaki bağlantıyı görmek büyüleyici. Duyguların belirsizliğini kelimelerin kesinliğiyle giderme dürtüsü. Tiffany Watt Smith duygularımızı tanımlamak için birkaç sözcükten daha fazlasına ihtiyacımız olduğunu ileri sürüyor. Bu eğlenceli ve eğitici kitabın verdiği okuma zevkini anlatan bir sözcük de kitaba girebilir.”
– The Guardian –
ABD – Çin İlişkileri | Eski Dünyaya Yeni Düzen
İki Kutuplu Soğuk Savaş Dünya Sistemi sürecinde, askeri-güvenlik açısından değerlendirilen “güç” olgusu sonrasında gelen yeni süreçle birlikte çevre, nüfus, beslenme, insan hakları, kaynaklarının dağılımı ve uzayın kullanımı gibi konularda türeyen sorunların oluşturduğu “sosyo-ekonomik” bağlam içerisinde “çoğulcu güç” anlayışına dönüşmüştür. Bu yaklaşımın önemsediği bir başka güç öğesi de “ekonomik faktörler” olmuştur. Keza, teknolojideki ilerleme, demokratikleşme dalgaları, nüfus hareketleri, iletişimdeki büyük boyutlu ilerleme ve değişim, “yumuşama” ile birlikte ortaya çıkan “Helsinki Süreci” gibi siyasal gelişmeler, sermaye ve emek hareketlerinde artan mobilite, iş ve üretim şekillerindeki değişimler, kültürel dönüşüm ve sivilleşme bilincindeki artış gibi pek çok tarihi gelişme, anılan “küresel kırılma”da önemli katkıları olmuştur.
2000-2008 yıllarında da zirveye varan “neo-liberal küreselleşme”den farklı olarak, 2008 dünya ekonomik krizi sonrası sahne alan, temeli Westphalia’ya dayanan klasik egemenlik anlayışından yepyeni bir egemenlik anlayışına ve “bilgi devrimi” ile birlikte, jeo-ekonominin jeopolitik ile birlikte anılmasına geçildiği; küresel pazar ve üretim faktörlerinin küresel dolaşımına dayanan “yeni dünya düzeni”nin, devletin daha aktif rol alacağı çok kutuplu veya kutupsuz, en azından iki kutuplu (AB dahil üç kutuplu) bir yapıya doğru evrildiği; bu yeni yapının, küresel bağlamda nasıl bir şekil alacağının ise, sistemin iki başat gücü olan ABD ve Çin arasındaki ilişkilerin ekonomi-politik koordinatlarınca belirleneceği hipotezinin araştırılması, elinizdeki bu kitabın konusu olmuştur.
1000 YEARS OF ROMANIAN CULTURE AND CIVILIZATION – (1000 Yıllık Romen Kültürü ve Medeniyeti)
1000 yıllık Romen kültürü ve medeniyeti. Resimlerle bir Hikaye. İki dilli sürüm.
Bu kitap, Büyük Romenler Birliği’nin 100. Yıldönümü vesilesiyle hazırlanmıştır. Büyük ölçüde benzersiz olan, Romen halkının tarihini ve çağın ikinci binyılında yaşadıkları alanı görüntülerle sunar. Albüm zaten tarihe aşık olan okuyuculara yöneliktir, aynı zamanda illüstrasyonların güzelliğinden etkilenen, açıldıkları andan itibaren geçmiş tarihle ilgilenmeye başlayacak olanlara da hitap eder.
Aynı zamanda, Rumen kültürünü ve medeniyetini tanımak isteyen tüm yabancılar için bir kartvizittir.
Müziği Anlamak | Ansiklopedik Müzik Sözlüğü
İrkin Aktüze’nin “Müziği Okumak” kitaplarına ek olarak hazırlanan bu ansiklopedik müzik sözlüğünde, ağırlıklı olarak Batı müziği terimlerine yer verilmiştir.
Bazı geleneksel Türk müziği ve halk müziği terimleri, yabancı ülke halk müziği çalgı ve formları, caz ve pop türleri de kitaba alınmıştır.
Önemli orkestra ve müzik kurumlarının da bulunduğu kitabın sonunda ise, ek olarak 3000 kadar Türk ve yabancı tanınmış besteci ve icracı, ünlü dansçı, koreograf, müzikolog, müzik yazarlarıyla eleştirmenler, caz ustaları, yabancı halk müziği ustaları ve uluslararası çok ünlü hafif müzik şarkıcıları, kısa bilgilerle yer almıştır.
Haber Etiği – Ahlaki Gazeteciliğin Kuruluşu ve Eleştirisi
Tanınmış İsviçreli gazeteci Morresi’nin tartışması, ticari ve politik güç odaklarıyla iç içe geçerek etkisini ve ahlaki öncüllerini yitirmiş günümüz gazetecilik anlayışını radikal bir bakışla eleştiriyor. Bu alanın yazılı ve şifahi önkabullerini özetleyen bir bellek egzersizinin ardından, bir taraftan mevcut genel çerçeveyi özetleyen, bir taraftan da özgül örnekler üzerinden yürüyen argüman, uluslararası gazetecilik kodlarının geçerliliğini ve etkisini sorgulayan bir ağırlık merkezine sahip. Görsel ve işitsel yayıncılığı da içine alan ve istatistiki verilerle desteklenen yapıt, gazeteciliğin geçirdiği köklü dönüşümü etik bir kaygının izleğinde tarihsel ve felsefi bir zemine oturtuyor.