• Bize Ulaşın
    0537 364 0921
  • Bostancı / İstanbul

Yalanın Siyaseti

Yirmi birinci yüzyılda yalan, siyasetçi ve yönetilenlerin ortaklaşa inşa ettiği bir olguya dönüştü. Yeni olan, siyasetçilerin yalanları değil, kitlelerin buna verdiği tepkidir.

Hakikatin önemsizleşmesi (post-truth), toplum görüşlerinin oluşmasında duyguların ve kişisel inançların, hakikatin önüne geçmesidir. Böyle bir ortamda, destekçisi olan kitlenin inançlarına ve önyargılarına uygun olduğu sürece liderin tutarsız savlar ileri sürmesi, yolsuzluk yapması, ekonomide, dış siyasette başarısız olması önemini yitirir. Bunların tümü iç-dış düşmanlar, terör örgütleri, casuslar, ülkenin gelişmesini istemeyen seçkinler gibi, çoğunlukla “icat edilmiş” kesimlere yıkılır.

Yalanın meşrulaştırılması, felsefede “safsata” (fallacy) adı verilen hileli akıl yürütme teknikleriyle yapılır. İlk kez Aristoteles’in sınıflandırdığı bu teknikler üzerine İbn Sina’dan Schopenhauer’a kadar pek çok felsefeci kitaplar yazdı.

Bu kitapta önce hakikatin önemsizleşmesi dönemi üzerine genel bir bilgi edinecek, ardından siyasetçilerin en çok kullandıkları 48 hileli akıl yürütme yöntemini örnekleriyle birlikte okuyacaksınız. Kitlelerin farkında olmadan, siyasetçilerle kol kola ürettikleri yalanın nasıl inşa edildiği karşısında hayrete düşeceksiniz.

Read More

Seraphim Blueprint (Melek Enerji Şifa)

Seraphim Blueprint binlerce yıldır kullanılmayan ileri bir spiritüel sistemi yeniden canlandırıyor. Yüce bir melek olan Seraf 1994 yılında Ruth Rendely’ye uzun zamandır unutulmuş olan bu öğretiyi aktarmaya başlıyor. Bu olağandışı deneyimi başlatan ilk iletişim sırasında Seraf ona Atlantis döneminde varolan kadim bir şifa yöntemini tekrar ortaya çıkaran kişi olacağını bildiriyor…

Read More

Rönesanslar

Dünyanın en seçkin sosyal bilimcilerinden biri son binyılın önemli tarihsel meselelerinden birini konu ediniyor: Avrupa Rönesans’ı modernite anlayışımızın odağındaki benzersiz konumunu hak ediyor mu? Jack Goody Avrupa örneğini İslam, Çin ve Hint kültürlerinde gerçekleşmiş benzer rönesanslarla bağlantılı olarak irdeliyor ve Avrupa’nın bu yabancı kültürlere olan borcu üzerinde duruyor.

Yayınevimiz tarafından yayımlanan ve kısa sürede ikinci baskı yapan Tarih Hırsızlığı’nda geliştirdiği Avrupa merkezciliğe eleştirel yaklaşımı ışığında, ayrıntılı ve geniş kapsamlı bir tarihsel çözümlemede bulunuyor.

Belki de Toynbee’nin The Study of History adlı kitabından bu yana kimse Goody’nin Rönesanslar’da üstlendiği işe kalkışmamıştır. İddialı ama kolay da okunabilen bu kitabın Rönesans ve genel olarak Batı uygarlığı tarihi araştırmacılarının, insanbilimcilerin, toplumbilimcilerin ve modernitenin nasıl inşa edildiğini merak eden herkesin ilgisini çekeceğini umuyoruz.

Read More

Has-Bağçede Ayş u Tarab

Has-Bağçede ‘Ayş u Tarab: Nedîmler, Şâîrler, Mutrîbler Osmanlı sarayında padişahların has-bağçede geçirdiği hoş vakitleri ve bu âdetin İslam öncesi İran imparatorluğundan Emevî, Abbasî ve Timurî saraylarına uzanan köklü geleneğini, o dönemlerde yazılmış değerli kaynaklardan derleyerek sunan bir çalışma. Padişah işret meclisi adıyla anılan bu eğlencelere yakın adamları olan nedimlerle birlikte katılır; şiir, musikî, ve raks sanatlarının en seçkin örnekleri eşliğinde eğlenirdi. Bu meclisler, hükümdarın ve imparatorluktaki seçkin sınıfların zevklerini ve yaşam tarzlarını hem yansıtır, hem yeniden biçimlendirirdi.

Çiçek bahçeleri, havuzlar, fıskiyeler, su kanalları, nahiller, buhurdanlar arasında, genç sâkîlerin içki sunduğu bir mecliste şiir okuyan, saz çalan, şarkı söyleyen usta sanatkârlar eşliğinde sürülen zevk u safa, tüm Ortadoğu saraylarında vazgeçilmez bir gelenekti. Emevî ve Abbasî dönemlerinden beri bu meclisler levâzim-i saltanat yani hükümdarlığın vazgeçilmez bir âdeti olarak kabul edilirdi. Avrupa saraylarında da bu geleneğin karşılığı olan regalia, yani olağanüstü ziyafetler ve eğlenceler, hükümdarlığın gerekleri arasında sayılmıştır. Doğu’da olsun, Batı’da olsun saray kültürü halk kültüründen her zaman farklı olmuş ve bu farklılık işret meclisi geleneğine ve gösterilen tepkilere de yansımıştır.

Bir yandan lalalar üzerinden şehzadelere, diğer yandan sâkînâmeler ve kabusnâmeler yoluyla üst sınıf mensuplarına en ince ayrıntısıyla aktarılan bu geleneğin muhalifleri de fütüvvetnâmeler ile kendini ifade ederdi. Halk için yazılmış ahlâk kitapları olan fütüvvetnâmelerde dinin emirlerine karşı hareketler daima kötülenmiş, şarap başlıca günah sayılmıştır. Ne var ki, sâkînâmeler ve kabusnâmeler dini kurallara aykırı sayılan unsurları İslamiyet ile bağdaştırmayı bir ödev saymıştır: bu eserlerde işret meclislerinin daima Tanrı ve Peygamber’e duâ ile başladığı ve tövbe ile son bulduğu hep vurgulanır. Zira insan zayıftır, günah işler, sonunda Gaffâru’l-zünûb -günahları affedici olan- rabbine sığınır.

Osmanlı sosyal-kültürel tarihine bir katkı olarak hazırlanan bu eser, sarayın ve ona bağlı zarîfler denilen yüksek sınıfın kendine has geleneksel kültürü ile yaşamının az bilinen bir yanına ışık tutmaya çalışıyor.

Read More

İletişim Tarihi | Taş Devri Sembollerinden Sosyal Medyaya

İletişim tarihi sadece günümüz medya teknolojilerinin tarihinden ibaret değildir. Bu tarih, insanın yeryüzündeki varlığına içkindir. İnsan, temel bir iletişim gücü olarak varlığını sürdürebilmek ve geliştirebilmek için kendisiyle, doğayla ve diğer insanlarla iletişim kurmuş; bu ise insanın kendisinin, doğanın ve toplumun dönüşümüne katkı yapmıştır. İnsanın kendi tarihini üretme macerası aynı zamanda iletişimin tarihini oluşturmaktadır. Elinizdeki kitabın önemi buradan kaynaklanmaktadır. Kitap, antropolojik bir bakışla, insanlığın başlangıçtan günümüze kadar olan macerasını iletişim çerçevesinden anlatmaktadır. Günümüzün internet ve kitle iletişim medyasının teknolojik dünyasından geçmişin mağara resimlerinin ve Venüs heykellerinin dünyasına kadar uygarlık tarihi, iletişim tarihiyle ilişki içinde ve tekno-fetişizmin tuzağına düşmeden ortaya konulmaktadır. Kitap, bu yönüyle sadece iletişim alanında çalışanlar için değil aynı zamanda tarih, antropoloji, dilbilim ve sosyoloji başta olmak üzere sosyal bilimlerin bütün lanlarında çalışanlar için başucu kaynakları arasında yer alabilecek bir öneme sahiptir.

Read More

Otostopçunun Galaksi Rehberi

İngiliz yazar Douglas Adams’ın müthiş bir hayal gücü ile kurguladığı “Otostopçunun Galaksi Rehberi”, Absürd komedinin en güzel örneğinin sergilendiği eser, yer yer güldürürken yer yer okuyucuyu derin düşüncelere daldırmayı da ihmal etmiyor.

Bir gezegen düşünün. Üzerinde yaşayanların tümüyle mutsuz olduğu… Mutluluklarını ise küçük, yeşil kağıt parçacıklarına borçlu olan… Size de bir yerlerden tanıdık geldi mi? Bu olsa olsa ancak üzerinde yaşadığımız Dünya olabilir. İşte Dünya’da yaşanan sıradan bir Perşembe sabahına gidelim şimdi. Kitabın baş kahramanı Arthur’la burada tanışıyoruz.

Arthur, bu Perşembe sabahında belediyenin kestirme yol için kendisine haber vermeden evinin yıkılacağı haberini alır. Bunu duyan Arthur durur mu? Koşarak aşağı iner ve yetkilileri evini yıkmamaları için ikna çabalarına başlar. Öyle ki evini yıkacak olan iş makinesinin önüne bile yatar. Ancak ne yapsa ikna edemez. Derken, Arthur’un en yakın arkadaşı Ford gelir. Arthur’a Dünya üzeri güçlerin uzayda kestirme yol açmak için Dünya’yı yok edeceği bilgisini verir. Burada anlaşılacaktır ki Ford aslında bir dünyalı değildir, başka bir gezegenden gelmiş ve Dünya’ya hapsolmuştur.

Buradan itibaren artık işler değişmeye başlar ve bu iki kafadar, kendilerini Dünya’nın yok oluşundan kurtaracak uzay gemisine doğru yola çıkar. Otostopla tamamladıkları bu yolculuk sonucunda o güne dek görmedikleri kadar güzel bir uzay gemisiyle karşılaşırlar. Hayatları kısmen kurtulmuştur. Ta ki mürettebat tarafından fark edilene dek…

Bir dizi serüvenin yaşanacağı galaksi evreninde Arthur’a eşlik eden yalnızca Ford olmayacaktır. Galaktik İmparatorluk Hükümeti’nin Başkanı Zaphod Beeblebrox, paranoyak, zeki ve depresif robot Marvin ile yıllar öncesinden gelen güzel bir kızı da görürüz. Ve bir de Arthur’un havlusu… Havlu, galaksi evreninde dolaşırken oldukça önemlidir.

Read More

Akupunktur : Tamamlayıcı Tıp

Akupunkturun tedavi edici mekanizmalarının açıklaması, brçok komplike biyokimyasal ve elektriksel olayın sahne aldığı insan organizmasına ve onun anatomik, histolojik ve fizyolojik yapı taşlarına, dayanmaktadır. Sadece bu nedenle bile akupunktur, tıbbın alternatifi değil onun içinde yer alan, saygın ve çok önemli bir tedavi şeklidir.
Op. Dr. M. Fuat Abut

Tamamlayıcı tıp insanı bütünlük içinde değerlendiren bilim dalıdır. Yaşamı başarılı kılan, bütünlüktür.
Prof. Dr. med. Hergert

“Olaylar Teoriye değil, Teori Olaylara uymalıdır.”
Dr. med. E. Hakan Eraltan

Read More

My Thoughts Be Bloody – The Bitter Rivalry That Led to the Assassination of Abraham Lincoln

John Wilkes Booth’un Abraham Lincoln’ü Ford’s Theatre’da vurduğu sahne, Amerikan tarihinin en canlı ve silinmez görüntüleri arasında yer alıyor. 14 Nisan 1865’te olanların gerçek hikayesi tanıdıktır: Lincoln, Birlik zaferi ve siyah vatandaşlık olasılığı karşısında öfkeli bir deli olan John Wilkes Booth tarafından öldürüldü. Yine de Booth’un gerçekte kim olduğu -bir katil dışında- daha az bilinir. Suçunun büyüklüğü, nesiller boyunca motivasyonunun ayrılmaz bir parçası olan şaşırtıcı bir kişisel hikayeyi gizledi.

Kapsamlı bir aile destanı olan My Thoughts Be Bloody, Başkan Lincoln’ün ölüm hikayesinden şimdiye kadar adı eksik olan olağanüstü bir figürü canlandırıyor. John Wilkes’ın dört yaşındaki ağabeyi Edwin Booth, zamanında Amerikan sahnesinin en büyük yıldızıydı. Ünlülüğünü, John Wilkes bir okul çocuğuyken, İç Savaş başlamadan önce, on dokuz yaşında erken yaşta kazandı. Yazar Nora Titone, Edwin Booth’un bir hesabı olmadan, Lincoln’ün suikastçısının gerçek hikayesinin asla anlatılmadığını savunuyor. Booth ailesinin bir dizi özel mektubunu, günlüklerini ve hatıralarını kullanan Titone, John Wilkes Booth’un bu ülkenin en kötü şöhretli suikastçısı olmasının nedenlerini ortaya çıkaran gizli bir tarihi ortaya çıkardı.

Tiyatrocu bir anne babadan doğan bu hırslı kardeşler, Shakespeare trajedisine layık bir karşılıklı kıskançlık ve küskünlük hikayesini canlandırdılar. Çocukluklarından beri, sahneye çıkan kardeşler, babaları, efsanevi İngiliz aktör Junius Brutus Booth’un onayı için rakiplerdi. Ölümünden sonra, Edwin ve John Wilkes, şöhret mirasını talep etmek için şiddetli bir yarışmaya kilitlendi. Bu tuhaf aile öyküsü ve güçlü kardeş rekabeti, John Wilkes’in karakterinin potalarıydı, politik tutkularını alevlendirdi ve onu bir komplo hayatına sürükledi.

Read More

Bargaining for Advantage: (Avantaj İçin Pazarlık)

NEGOTİATİON STRATEGİES FOR REASONABLE PEOPLE

Dünyaca ünlü Wharton Yönetici Müzakere Çalıştayı’nın direktörü olarak Profesör G. Richard Shell, binlerce iş liderine, avukata, yöneticiye ve diğer profesyonellere, bazen zorlu müzakereler dünyasında nasıl hayatta kalacaklarını ve başarılı olacaklarını öğretti. Uluslararası üne sahip bu kitabın bu baskısında, olman gerektiğini düşündüğün kişi olarak değil, olduğun kişi olarak etkin bir şekilde müzakere etmek üzerine inşa ettiği sistematik, adım adım yaklaşımını hayata geçiriyor. Shell, J. P. Morgan’dan Mahatma Gandhi’ye kadar birinci sınıf müzakereciler hakkında canlı hikayeleri, müzakere ve sinirbilim alanındaki en son araştırmalara dayanan kanıtlanmış pazarlık tavsiyeleriyle birleştirir. Kitap şunları içerir:

· Alması kolay bir “Müzakere I.Q.” Bir müzakereci olarak benzersiz güçlü yönlerinizi ortaya çıkaran test
· Pazarlık gücünüz yetersiz kaldığında veya bir çıkmaza girdiğinizde kullanabileceğiniz güvenilir hamleler hakkında yepyeni bir bölüm
· Çevrimiçi pazarlık yaptığınızda nasıl başarılı olacağınıza dair içgörüler
· Cinsiyet ve kültürel farklılıkların müzakereleri nasıl rayından çıkarabileceği üzerine araştırma ve ilişkileri tekrar rayına oturtmak için tavsiyeler

Read More

Güç – İş Yaşamında Başarıya Götüren 6 Güçlü Adım

En Önemli 50 Düşünür arasında gösterilen MARCUS BUCKİNGHAM’IN bu Kitabı İş Dünyasında yeni GÜÇ odaklı bir harekete öncülük ediyor. Yazar; Başarılı olmak için zayıf yönlerinin geliştirilmesinin gerekli olmadığını bunun yerine GÜÇ lerimizin üzerine gidilmesi gerektiğini anlatıyor.

Buckingham “Başarılı olmak için zayıf yönlerinizi geliştirmeniz gereklidir” inanışına meydan okuyor. Bunun yerine, Güçlerimizin üzerine gitmeliyiz, diyor. Ona göre GÜÇlü yanlarınızdan şimdiye kadar yeterince yararlanamamanıza neden olan hatalı mitler şunlar:
• Siz büyüdükçe, kişiliğiniz değişir.
• En fazla gelişmeyi, en zayıf olduğunuz konularda gösterirsiniz.
• İyi bir ekip üyesi, ekibe yardım etmek için elinden geleni yapar.
Buckingham bu mitleri yıkmakla kalmıyor ve size şunları da sunuyor:
• Neden iyi yaptığınız şeyler GÜÇlü yanlarınız, kötü yaptığınız şeyler de zayıf yanlarınız değildir?
• GÜÇlü yanlarınızı tanımanızı sağlayan 4 işaret nedir?
• Her hafta GÜÇ kazanmanızı sağlayan aktivitelere yönelmenizi sağlayacak basit adımlar neler?
• Patronunuz ve iş arkadaşlarınızla Güçleriniz ve zayıf yanlarınız hakkında nasıl konuşabilirsiniz?
• Kariyeriniz boyunca GÜÇlü yanlarınıza odaklı kalmanızı sağlayacak, 15 dakika süren haftalık bir ritüel.

Read More