Kaderin, hayatı dişi bir öfkeyle yönettiğine inanıyorum ve bu öfkeye bilinçsiz bumeranglarımızın neden olduğuna da…
Acı, bir yandan dünyaya gücenmek haklarımızı gasp ederken, öte yandan sınırsız bir olgunluğun da öğretisini sunuyor.

Kalıplar, iyilik ve kötülüğü karmaşıklaştırıyor. Oysa her ikisi de çok sade ve çok gündelik. Bir olgu karşısında çare sizdeyse ve onu ihtiyacı olandan esirgiyorsanız, yahut pusularda beklettiğiniz hıncınızla vuruyorsanız, kendinizi tarif etmekte düzmece bahanelere sığınmamalısınız. İnsan olmak zor zanaattir…. Hayatın öğretileri bu kadar anlaşılır, bu kadar sade ve bu kadar gündeliktir…

Bu kitap, okur ruhunu medyatik bir anne kızın trajik öyküsüyle acıtmak üzere yazılmadı. Çaresizlikle kuşatılmış bir hayat içinde, çarelerini kendi kendilerine bulup çıkaran ve acıya direnen bir serüveni ölümsüz kılmak; bu ölümsüzlüğü, sesini duyuramamış benzerleri adına hayatın içine eklemek üzere yazıldı. Öğrendiğimiz ve borçlu olduğumuz her şeyi ve herkesi hayata eklemek üzere…